1999'un 17 Ağustos kabusu 7.4 lük Marmara Depreminin ardından gelen, 7.2 lik Düzce depremi tüm Türkiye’yi yasa boğmuş. Binlerce ölüsüne ağıt yakan ülke insanları, depremzedelere yardım için seferber olurken, olayın şokunu atlatamayanlar, aylarca diken üstünde, her an bir deprem beklentisi ile psikolojik dengelerini kaybetmişlerdi.
İşte turizmi de o yıl için olumsuz etkileyen bu doğal olay, 06 Ekim sabaha karşı 5.2 lik bir sarsıntı ile Marmaris’i sallamış, tedirginlik içersine yarı uyanık insanlar yataklarından fırlamış, paniğe kapılarak kendini camdan, balkondan atanlar sonucu 103 yaralanma vakası meydana gelmişti.
Marmarislilerin ve konuk turistlerin günü sokakta karşıladıkları, kaldırımların üzerinde, parklarda sabahı zor ettikler gece boyunca artçı sarsıntılar devam ederken, ben işletmekte olduğumuz Uysaler İş Hanı’nın 3. Kattaki Park FM radyomuza elektrikler kesildiği için el feneri yardımı ile ulaşarak, jeneratörümüzü çalıştırmış, yayın basarak halkı bilgilendirmeye sakin, olmaya çağırmıştım.
Sabaha karşı ise fotoğraf makinemle kenti dolaştığımda birbirinden ilginç kareler yakalamıştım.
O günde bu güne devam eden Deprem seminerleri, bilinçlendirme toplantıları, tatbikatlar ve bilimsel araştırmaların ne derece toplum tarafından ciddiye alındığını göstergesi sayılabilecek DASK sigorta poliçesi sayısına baktığımızda, bu konunun hala toplum tarafından algılanmadığını gördüm.
Bu arada değerli dost Güner Berktan geçen gün beni aradı, kendisi ile buluştuğumuzda, kendisinden içinde Marmaris ismi geçen kesilmiş haber kupürlerinden oluşan bir torba doküman teslim aldım.
Şöyle bir göz attığımda Hıncal Uluç’un köşesinde yer alan Marmaris Depremi ile ilgili, ağabeyi Öcal’ın Gözlem dergisinde “Onlar Olsaydı” başlıklı yazısında, bakın kimlere nasıl dokunulmuş.
Onlar Olsaydı
Marmaris’te 5.2 şiddetinde deprem olunca, Kenan Evren Paşa, önce pijama ile bahçeye çıkmış, sonra eve dönüp giyinmiş ve otomobilinin arka koltuğunda uyuyarak sabahı etmiş.
Acaba aynı durumda olsalardı, diğer liderlerimiz ne yaparlardı?
Demirel: Şapkasını alıp çıkardı.
Ecevit: Rahşan hanımın arkasına saklanırdı.
Yılmaz: Düşünüp, karar verene kadar ya sarsıntı durur, ya da ev yıkılırdı.
Çiller: Çıkınına sıkıca sarılıp, ABD ye uçak bileti alırdı.
Bahçeli: Tanrı Türkü korusun diye dua ederdi.
Kutan: Kaza namazı için abdest tazelerdi.
Erbakan: Marmaris’e taşınan donanma Komutanlığı’na sığınırdı.
Baykal: Barajın altında kaldığından depremden haberi olmazdı.
O günün politikasına yön verenler bunları söylemiş. Biz gelelim günümüz politikacılarına, Okluk koyundaki Cumhurbaşkanlığı konutunda bulunan Cumhurbaşkanı Abdullah Gül bu olay karşısında: Depremi veto ederek tekrar görüşülmesi için meclise yollardı.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan: One Minute .
Başbakan Yrd. Bülent Arınç: Hanım Deprem Çantasına Mesir Macunu koymayı unutma.
Kemal Kılıçdaroğlu: Şükürler olsun, aziz Atamız sonunda uyandı.
Şaka bir yana, depremi felaket olmaktan çıkaran önlemler alındığında, Bozburun açıklarında ortaya çıkması muhtemel yanardağ turizm için çok büyük bir nimettir.
Dünyada yanardağ turizminden büyük gelir elde eden ülkeleri incelemeden, paniğe kapılarak ,
“aman bu konuyu abartmayın, zaten turizm çıkmaz sokakta, var olan potansiyelimizi de kaybetmeyelim” diyen turizm temsilcileri artık, alıştıkları kolay pazarlama kalıpların dışına çıkarak, önlerine gelen bu fırsatı ,şimdiden değerlendirmek adına kolları sıvamalıdırlar.
Hoşça kalın, dostça kalın, doğal olayların sizi korkutmaması için, doğayla barışık ve uyumlu yaşayın.