değişikliği açıklaması

Ak Parti Muğla Milletvekili, Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Milli Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu Sözcüsü Halkla İlişkiler Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Yüksel Özden 19 Nisan 2010 tarihinden bu yana TBMM'de görüşülen Anayasa Değişiklik Pake

Özden'den Anayasa değişikliği açıklaması



Yüksel Özden, TBMM'de müzakere edildikten sonra 330'un üzerinde oy alarak geçen Anayasa değişiklik paketinin ilk 15 maddesi hakkında, kamuoyunun aydınlanması amacıyla geniş bir açıklama yaptı. Özden, görüşlerine de yer verdiği açıklamasında şu sözleri kaydetti:

“Şimdiye kadar 1.tur müzakeresi ve oylaması yapılan Değişiklik Paketi'nin 1.maddesine göre kadınlar, çocuklar, yaşlılar, özürlüler, şehitlerimizin dul ve yetimleri ile gazilerimiz hakkında ekstra iyileştirici tedbirlere başvurulması, onlara avantaj sağlayacak uygulamaların hayata geçirilmesi Anayasa'nın eşitlik ilkesine aykırı olmayacaktır. Adı geçen kesimlerle ilgili pozitif ayırımcılık yapılması böylelikle anayasal güvenceye kavuşturulmuştur.
Değişikliğin kabul edilen

2. maddesi ile bundan böyle insanların izni ve bilgisi olmadan kendileri ile ilgili özel bilgiler başkasına verilmeyecek ve insanlar birileri tarafından fişlenemeyeceklerdir. Değişikliğin

3.maddesi ile yurt dışına çıkma sınırlaması, daraltılmış; küçük vergi borçlarından dolayı bile insanların gümrük kapılarından çevrilmesi, yurt dışına çıkmalarının engellenmesi ortadan kaldırılmaktadır.

4.madde ile geleceğimizin güvencesi, bizlere verilen emanetler olan çocukların her türlü istismara karşı korunmaları anayasal güvenceye kavuşturulmuştur.

5.madde ile işçilerimizin aynı iş kolunda birden fazla sendikaya üye olmaları önündeki sınırlama kaldırılmış, böylelikle Uluslararası Çalışma Örgütü'nün (ILO) koyduğu prensiplere aykırı olan bu husus düzeltilmiştir.

6.madde ile tüm memurlarımıza toplu sözleşme hakkı sağlanmıştır. Bugüne kadar Anayasa'nın 53.maddesine göre memurlarımızın toplu görüşme hakları mevcuttu ama toplu sözleşme hakları yoktu. Bu düzenlemeye göre sadece memurlar değil tüm emeklilerimiz de toplu sözleşme hakkından faydalanacaklardır.

7.madde ile grev ve lokavt hakkı ile ilgili kısıtlamalar, Uluslararası Çalışma Örgütü'nün (ILO) kabul ettiği prensipler çerçevesinde kaldırılmıştır.

8.madde ile siyasi partilerin kapatılması ile ilgili dava açılması, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı'nın tek başına vereceği bir karar olmaktan çıkarılmış, kurumsal idam anlamına gelen siyasi partilerin kapatılması ile ilgili dava açılması meclisin iznine bağlanmıştır. Bugüne kadar Anayasa Mahkemesi'nin kararı ile 25 parti kapatan Türkiye, bu yönü ile ne yazık ki uluslararası camiada çok kötü bir şöhrete sahiptir.


9. madde ile Kamu Denetçiliği Kurumu kurulmaktadır. Batılı ülkelerde Ombudsmanlık Kurumu olarak bilinen Kamu Denetçiliği ile ilgili olarak daha önce çıkarılan bir kanun, Anayasal dayanağı olmadığı gerekçesiyle Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilmişti. Bu düzenleme ile Kamu Denetçiliği Anayasal alt yapıya kavuşturulmaktadır. İdarenin her türlü iş ve işleminden dolayı haksızlığa uğrayan, uygunsuz bir muamele ile karşılaşan vatandaşların şikâyetlerini, mahkemelerin dışında, çok daha seri ve ilk elden çözüme ulaştırabilecekleri böyle bir mekanizmanın kurulması, şimdiye kadar gecikmiş bir hizmettir. Bilgi edinilmesi, kamu yönetiminde şeffaflığın sağlanması ve vatandaşın idare karşısında elinin güçlenmesi ve kişi haklarının garanti altına alınması demokratikleşmenin olmazsa olmazıdır. Bu bağlamda, Kamu Denetçiliği Kurumu'nun önemli bir boşluğu dolduracağına inanıyoruz. Bu düzenleme ile AK Parti hükümeti, denetimden kaçma iddialarının aksine, kendi üzerinde yargının yanı başında yeni bir denetim mekanizması kurmaktadır. Bunu da demokrasilerdeki hesap verilebilirlik anlayışının bir gereği olarak yapmaktadır.

10. maddedeki düzenleme ile partisinin kapatılmasına eylem ve söylemleri ile yol açan milletvekilinin milletvekilliğinin düşürülmesine dair Anayasa'nın 84. maddesinin son fıkrası ortadan kaldırılmaktadır. Mevcut uygulama ile milletvekilliği düşen bir milletvekili, bir sonraki seçimde bağımsız milletvekili olarak seçilip meclise dönebilmektedir. Böylelikle verilen ceza anlamsız hale gelmektedir. Türkiye'deki mevcut uygulama, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi Ek 1 nolu protokolünün 3. maddesine aykırılık teşkil etmektedir.
AİHM'nin, bu uygulamalardan dolayı ülkemizin aleyhine verdiği kararlar vardır.
Ayrıca bir milletvekilinin suç işlemesi durumunda, dokunulmazlığının kaldırılması ve yargılanması yolu her zaman açıktır.
Bu düzenleme ile hem seçme ve seçilme temel hakkının özünü yok eden ölçüsüz bir yaptırım niteliğinde olan bu uygulama yürürlükten kaldırılmakta hem de taraf olduğumuz uluslararası hukuk belgeleriyle çelişen bir durum düzeltilmektedir.

Paketin 11. maddesi, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlık Divanı'nın seçimi ve görevde kalma sürelerini düzenlemektedir. Daha önce milletvekilliği seçimi 5 yılda bir yapılırken, Referandumla kabul edilen Anayasa Değişikliği ile milletvekilliği seçimlerinin yapılması dört yılda bir olarak düzenlenmiştir. 11. madde, TBMM Başkanlık Divanı'nın seçimi ve görev süresini bu yeni duruma uyarlamaktadır. Müzakereler boyunca muhalefet partileri, ülkedeki işsizlikten, tarım kesiminin, esnafın, tüccarın, sanayicinin ekonomik problemlerinden söz etmişler ve toplumun, Anayasa değişikliği gibi bir talebinin olmadığını iddia etmişlerdir.
Oysa daha kısa bir süre önce Sayın Başbakanımız, esnaf ve sanatkârlarımız, kobilerimizle ilgili hükümetimizin aldığı tedbirler paketini açıkladı.
Bir ülkede demokratik standartların yüksek olması, oturmuş bir hukuk sistemine ve uluslararası sermayeye güven veren bağımsız ve tarafsız bir yargı gücüne sahip olması ekonomik kalkınmanın temel koşuludur. Ekonomi iş ve aş ise demokrasi teneffüs ettiğimiz havadır. Kaldı ki Anayasa değişikliği çiftçiye, köylüye, işçiye, tüccara veya sanayiciye; duble yola, eğitim veya sağlık harcamalarına gidecek kaynak ile yapılmıyor. Anayasa değişikliğinin sermayesi siyasi irade ve kararlılıktır.

Anayasa değişikliği görüşmelerine 23 Nisanda bir günlük verilen aradan sonra devam edildi.










Yargının yetkisi idarenin eylem ve işlemlerin hukuka uygunluğunun denetimi ile sınırlandırmış, 'yerindelik' denetimi yapamayacağı açıklığa kavuşturulmuştur.

Memurlar uyarma ve kınama cezalarından dolayı yargıya başvurabilecek.

Hâkim ve savcıların denetimini Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu yapacak.

Değişiklik Paketinin 12.maddesi ile Askeri personelin YAŞ (Yüksek Askeri Şura) kararları ile Ordu'dan ilişiğinin kesilmesi yargı denetimine dâhil edilmektedir.
Anayasa'nın 125. maddesinin mevcut haline göre, idarenin her türlü eylem ve işlemi yargı denetimine tabidir. Ancak bunun iki istisnası vardır: Sayın Cumhurbaşkanı'nın tek başına yaptığı işlemler ile Yüksek Askeri Şura Kararları yargı denetimine tabi değildir.
Yıllardan beri birçok askeri personel, çoğu zaman sübjektif değerlendirmeler, şahsi ve aile hayatları ile ilgili birçok ithamla karşı karşıya bırakılarak ordudan ilişikleri kesilmiş ancak hukukun en temel prensiplerin biri olan 'savunma hakkı' bu insanlardan esirgenmiştir. Kuvvet Komutanlıklarından, komutanların inisiyatifi ile atılanlar, mahkemelere müracaat etme hakkına sahipken, YAŞ kararları ile Ordu'dan ilişiği kesilenlerin askeri mahkemeler dâhil mahkemelere müracaat ederek haklarını araması Anayasa engelinden dolayı mümkün olamamıştır. Aynı madde ile Anayasa'nın 125. maddesinin 4. fıkrasında, yapılan yeni bir düzenleme ile yargının 'yerindelik' denetimi yapamayacağı açıklığa kavuşturulmuştur. Yargısal denetim hakkı 'hiçbir surette yerindelik denetimi şeklinde kullanılamaz' ifadesi, tereddütleri ortadan kaldıracaktır. Esasen 125. maddenin 4. fıkrası, yargı denetimini, idari eylem ve işlemlerin hukuka uygunluğunun denetimi ile sınırlandırmış, yürütmenin takdir yetkisini ortadan kaldıracak şekilde yargının idari işlem tesis etmesi yasaklanmıştır. Ancak, uygulamada yargı, bugüne kadar maalesef yerindelik denetimi yaparak idarenin elini kolunu bağlayan, ekonomiye büyük zararlar veren kararlara imza atmıştır.

13. madde ile yapılan düzenleme ile 6. maddede memurlara verilen toplu iş sözleşmesi hakkına paralellik sağlamak üzere Anayasa'nın 128. maddesine 'ancak, mali ve sosyal haklara ilişkin toplu sözleşme hükümleri saklıdır' şeklinde bir cümle ilave edilmiştir.

14. madde ile memurlara verilen her türlü disiplin cezası yargı denetimine verilmiştir. Muhalefet tarafından, Hükümetin, yargı denetiminden kaçtığı şeklindeki ithamların yanlışlığını ve yersizliğini gösteren maddelerden birisi de budur. Mevcut uygulama ile kamu çalışanlarına verilen uyarma ve kınama cezalarından dolayı yargıya başvurulamıyor. Sübjektif değerlendirmeleri, keyfi olabilecek tasarrufları ortadan kaldırma bakımından bu düzenleme anlamlı bir adım olmuştur. Kamu çalışanlarının arzusu istikametinde yapılan bu düzenleme ile yıllardır devam eden bir haksızlık ortadan kaldırılmış olacaktır.
15. maddedeki düzenleme ile Anayasa'nın 144. maddesinde önemli bir değişiklik yapılmaktadır. Bugüne kadar, Adalet Bakanlığı bünyesindeki tüm personelin, hâkim ve savcılar dahil, denetlenmesi Adalet Bakanı'na bağlı Adalet müfettişlerince yapıla gelmiştir.
144. maddede yapılan değişiklikle, hakim ve savcı sınıfı dışındaki Adalet hizmetleri personelinin denetimi, Adalet Bakanlığı'na bağlı olarak yeni kurulacak Teftiş Kurulu Başkanlığı'nca yapılacak; hakim ve savcıların denetimi ise Anayasa'nın 159.maddesinde yapılan bir düzenleme ile Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu'na bırakılmaktadır. Adalet Bakanlığı Teftiş Kurulu Başkanlığı, bu sınıftan, sadece savcıların idari denetimini yapacaktır.
Yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığı, partimizin ve hükümetimizin üzerinde en çok titrediği ve hassasiyetle durduğu konulardan birisidir. Tüm bu düzenlemeler yapılırken demokratik standartları yüksek, hukuk sistemi oturmuş ülkelerdeki uygulamalardan da yararlanılmaktadır. Şu veya bu partiye veya iktidara göre bir hukuk sistemi değil; 21. yüzyılın kalkınmış, gelişmiş, halkıyla ve dünyayla barışık Türkiye'sine bir hukuk sistemi oluşturulmak istenmektedir. Tüm gayret ve amaç bundan ibarettir.
Anayasa Değişikliğinin maliyeti üzerine muhalafet tarafından spekülasyonlar yapılmaktadır. Anayasa değişikliği için asıl gerekli olan siyasi irade ve kararlılıktır.
Birinci tur görüşmelerin 28 Nisan günü tamamlanması planlanıyor.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Siyaset Haberleri