“İzmir Devlet Klasik Türk Müziği Korosu’nun Şef Erhan Parlat yönetimindeki Yeni Yıl Konseri, Atatürk Kültür Merkezi Ahmet Adnan Saygun Salonunda gerçekleşti. İki bölümden oluşan konserin ilk bölümünde Karcığar Köçekçeler beğeniyle dinlendi. Son elli yılın en soğuk günlerini yaşadığımız gecelerin biriydi. İnsanın içini ısıtan, fıkır fıkır şarkılardan ilk bölümde koro ve şef gereken alkışı, beğeniyi fazlasıyla aldı.
Konserin ikinci bölümünde solistler Yavuz Karabulurt ve Derya Gönüldaş’ın şarkılarıyla tüm salon mest oldu. Özenle seçilmiş şarkılar, solistlerin üstün gücüyle daha da güzelleşti. Salonda bulunan izleyiciler her şarkıya eşlik etmekten geri kalmadılar. Müziğin okyanusunda sanata, güzelliklere pupa yelken yol aldılar. Bu konser kaçmamalıydı, kaçmazdı. Salonun dörtte biri boştu. Sanata duyarlı İzmirlilerin salonu doldurması gerekirdi. Ayakta dinlenebilecek güzellikteki bu konseri kaçıranlar düşünmeliler. Havanın soğukluğu, bu konseri kaçırmaya etken olamazdı. Öyle sıcak, öyle içten bir konserdi ki dinleyenlere bahar havasını yaşattı.
Kültür ve Turizm Bakanlığı Güzel sanatlar Genel Müdürlüğü İzmir Devlet Klasik Türk Müziği Korosu alkışı fazlasıyla hak etti…”
Konsere Derya Gönüldaş ve onun kardeşi Hikmet Çokağır tarafından özellikle davet edilmiştim. İzmir 45 yılın en soğuk gecesini yaşıyordu. Biraz erken çıktım yola. Kemeraltı’na geldiğimde konserin başlamasına bir saat vardı. Tarih kokan çarşıda dolaştım. Termometrede gördüm sıcaklık -5’ti. Gecenin ilerleyen saatlerinde daha da düşmüştü. İzmir gibi bir kentte bu ısıya dayanıklı değildi insanlar.
Konserin başlamasına on beş dakika kala salonda yerimi almıştım. Önce dünya tatlısı Hikmet Çokağır beni gördü. Koşarak geldi yanıma. Güleç yüzlü, yüreği sevgi doludur. Sanat için koşturur durur.
Konser başladı. Şarkılar özenle seçilmişti. Koronun söylediği birbirinden güzel şarkılar bizleri aldı götürdü eskilere. Kaçıranlar üzülsün. Zaman zaman seyircilerin de katılımıyla hoş bir atmosfer yaratılıyordu. Konserin ikinci yarısında solistler iki kişiydi. Ben Sevgili Derya Gönüldaş’tan söz etmek istiyorum. İnsanın iç güzelliği dışına vururmuş. Öyle bir insan. Güzel, alımlı, çıtı pıtı bir arkadaşımız dostumuz.
Çoğu sanatçıda olmayan alçak gönüllülük Derya Gönüldaş’ın genlerine işlemiş. Onu da daha da güzelleştiriyor bu özelliği. Sürekli gülen çehresi, insanlarla iletişim kurmasında büyük etken. İnsanlar arasında kurulan en kolay köprü bir küçük gülücükten geçermiş. Derya Gönüldaş bu köprüyü kurmakta epey başarılı.
Yakında bir müzik CD’si daha çıkacak. Günümüzde bilen biliyor. Gelecekte çok değerli bir sanatçı olacağına herkesin güveni sonsuz. Müzik bilgisi, güzel sesi ve yorumuyla adından çok söz ettirecek. Ben de böyle bir dostum, arkadaşım olduğu için bundan en çok onur duyacakların başında olacağım.
Konserden sonra çıktım, soğuk daha da artmıştı. Konserden kulaklarıma takılan şarkıları içimden söylenerek durağa doğru yürüyordum. Durakta otobüs beklerken çoğu kişi, soğuğa tepkisini ayyy diyerek dillendiriyordu. Sanatın sıcaklığından olsa gerek ben pek etkilenmiyordum…