Geçtiğimiz Pazar günü çalışan gazeteciler günüydü. Bu amaçla çeşitili kurum ve kuruluşlardan yazılı ve sözlü mesajlar aldık. Tüm bu mesaj sahiplerine öncelikle teşekkür etmek istiyorum. Ama bu mesajı gönderenler arasında öyle bir var ki, O'na ayrıca teşekkür ettiğimi belirtmek isterim
Semih Fidan Her basın bayramında bizleri unutmayarak gönderdiği zarif çiçeklerle bize günümüzü hatırlatan bu kadim okurumuzun gazetemizle herhangi bir çıkar ilişkisi olmadığı halde emeğe duyduğu saygının bir yansıması olarak değerlendirdiğim çiçeklerinin için bizim nezdimizde ayrı bir değerinin olduğunu söylemek istiyorum.
Hatırlarsanız bundan birkaç gün önce Kaliteli gazete çıkarmak üzerine kaleme aldığım yazımda ilçemizdeki yerel gazetelerimizin gerekli kaliteden yoksun olduğunu itiraf etmiş ve akabinde bunun sebepleri üzerinde durmuştum. Orada demiştim ki;
İster ulusal, ister yerel çapta olsun çıkarılan gazetelerin büyük eksiklikleri olduğunu okurlar farkettiği gibi biz gazeteyi üretip sizlere ulaştıran gazetecilerde farkediyoruz. Evet, okur haklı olarak 'saygın- güvenilir' gazete bekliyor bizden. İtiraf etmek gerekirse okurun bu isteğini karşılama noktasında başarılı değiliz. Ama sorunun kaynağını sadece gazete sahipleriyle ya da gazetecilerle açıklamaya kalkarsak, haksızlık yapmış oluruz. Bu sorunun ortaya çıkmasında ilçemizde seçilmiş yada atanmış farketmiyor kamu yöneticilerinden tutun da siyasi parti yöneticilerine, Meslek kuruluşlarına, sivil toplum örgütlerine oda ve dernek temsilcilerine hatta tek tek bireylere varana kadar herkesin bir sorumluluğu var
Şu an 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü vesilesiyle çeşitlii kişi ve kurum yöneticilerinden gazetemize gelen mesajlara bakıyorum. Mesajlarda ortak beklenti şu: Basın meslek ilkelerine duyarlı objektif tarafsız habercilik
Bu temennileri samimi temenniler olarak kabul edersek ortaya şu çıkıyor: Herkes objektif dürüst tarafsız gazete arıyor ama bu ülkenin gazetecileri bunu beceremiyor!
Bu köşemde yaptığım değerlendirmelerde bu güne kadar kimsenin adamı olmadan 'eğriye eğri doğruya doğru' demenin çabasını verdim. Ama bu çabanın bana ödülünün ne olduğunu sorarsanız onu ben de doğrusu anlamış değilim. Ki yazılarıma gelen tepkilerden kimlerin objektif gazeteciliği gerçekten isteyip istemediğini ortaya çıkarıyorum.
Çeşitli çıkar grupları, siyasi partiler ve kamu yöneticilerinin oblektif gazetecilikten hoşlanmadıklarını görüyorum. Ki eleştirilen kurum ve kişiler anında tepkisini gösteriyor gazete aboneliklerini feshediyor ilan ve reklamlerı kesiyor sonuç itibarıyla gazeteyi ekonomik darboğaza sokmak için ellerinden geleni ardına koymuyorlar.
Bundan dolayıda gazetemin patronu her defasında güzel yorum yapmak objektif olmak bu ortamda işe yaramıyor. Senin 'eğriye eğri doğruya doğru' diyen yazıların bu gazeteyi yaşatmanın gıdası olmuyor diye serzenişte bulunuyor.
Kuşkusuz haklı bir serzeniş. Ama bu böyle diye ben bugüne kadar sürdürdüğüm çizgiden vazmı geçeceğim? Hayır. Bu tutum gazeteyi çok zorladığı anda benim yapacağım şey çizgimi değiştirip başımı birilerinin emme basma tulumbası haline getirmek olmayacak elbette. Bu noktada en güzel şey hiç yazmamaktır.
Önceki yazımda da söylediğim gibi Basının görevi halkı doğru bilgilendirmek ve yönetenler katında neler yaşandığını, yönetilenlere; yönetilenler katında neler yaşandığının da yönetenlere iletmek se ve biz de basın emekçisi isek bu görevi görmezden gelemeyiz. Yöneticiler kendi katında neler yaşandığının halka haber vermemizden hoşnut olmasalar bile
Demek ki, 10 Ocak Çalışan Gazetciler günü vesilesiyle gazetecilere gönderilen bazı kutlama mesajlarını samimiyetini test ettiğimizde orta yerde bir samimiyet olmadığı görülüyor. Daha önceki yazımda da vurguladığım gibi bir yerde demokrasiyi kavramamış eleştiri ve özeleştirinin toplumu ve bireyi ilerleten bir motor güç olduğununun farkına varmamış yöneticiler varsa, bu yöneticiler grubu belli bir ekonomik ve siyasi gücü elinde tutuyorsa ve bu güçlerini de hoşuna gitmeyen gazete yada gazeteci üzerinde demoklesin kılıcı gibi sallıyorlarsa, gazetecinin görevini özgürce yapabilmesinin ve tabiri caizse adam gibi gazete çıkarmasının olanağı olmaz.
İşte Demokles'in kılıcını gazetecilerin üzerinde sallayanlara bir şey söylemek istiyorum.
Gazetecilere karşı samimi olun yeter gazeteciler başka ihsan istemiyor. Ne yemek, ne kahvaltı ne çay Biraz samimiyet!