BİR İZMİR AŞIĞI

.

İnsanlar vardır bulundukları, yaşadıkları kente sevdalıdırlar. Tüm uğraşları, çabaları canı gibi sevdikleri kentlerine yaralı olmaktır. Böyle insanlar kent sevdalısıdırlar. Kent onlar için yaşam biçimi olmuştur. Yarattıkları, yazdıkları, ürettikleri sadece kent üzerinedir. Tüm zamanlarını o kentte harcarlar. Kentin gelmişini, geçmişini didik didik didiklerler. Bundan da büyük zevk alırlar. Kentle ilgili gizli saklı kalsın istemezler. Yakaladıkları en küçük bir ayrıntıyı da okurlarıyla, kenti sevenleriyle paylaşmayı çok severler…

İşte onlardan biri, İzmir aşığı araştırmacı yazar Yaşar Aksoy. Yasar Aksoy, ben kendimi bildim bileli kendini bu işe adamıştır. Gazetedeki sayfasında çoğunlukla İzmir sevdasını işler. Yazdığı onlarca kitabın büyük çoğunluğu İzmir üzerinedir. İzmir’e nasıl katkı sağlarım, kent kültürünü nasıl geliştiririm, hep bu davanın peşinde koşturur durur yıllardır. İzmir’in Yaşar Aksoy’u, benim ise sevgili Yaşar Ağabeyim. Yılardır birlikteyiz. Yalnız bu aralar, birkaç yıldır Çeşme’ye yerleşti, ama İzmir’le bağını koparmadı. Ondaki İzmir sevdası buna izin vermez.

Yasar Aksoy’la yıllardır tanışırız. Dostluğumuzun sıcaklığını çoğu kişi bilir. Yaşar ağabeyin Girne’deki zamana direnen evinde- bir müzeyi andırır-, evin bahçesinde, özellikle limon ağacının çiçek açtığı günlerde, evinin balkonunda yaptığımız sohbetlerin tadına doyum olmazdı. Daha çok da mizah kokardı. Gülerdik yaptığımız esprilere, sıcak bir bardak çayın buğusuyla düşlere dalardık. Yaşar ağabeyin babası Cemal amca da katılırdı sohbetimize. Mevsim yazsa bahçedeki asmaların yapraklarını  toplardım. Annem sarmalar yapardı. Evin içindeki kitapların çokluğu yüzünden duvara sürünerek geçebilirdik. Her oda kitap doluydu. Şimdi kitaplar daha bir özgürleşmiş. Bana takılırdı: Savaş göbeğini çek içeriye, yıkma kitaplarımı…

Bazen Kemeraltı’ndaydık. Kimsenin bilmediği, gözünden kaçan sinegoglarda, havralarda gezerdik. Meserret’te çay içer, akşamlar Şükran ya da Ferit Baba’da iki tek atardık. İzmir tarihi olurdu çoğu zaman konumuz. Sevinç Pastanesi’ndeki görüşmelerimiz de bir başka olurdu. Akşam olunca Neyzen, Alican bizlerin mekanıydı. Karşıyaka’da olursak değişmez mekanımız Kulis’ti kuşkusuz. Garson Ömer bilirdi, ne yiyip içeceğimizi. Akşamları belki Nihat’ın kahvesinde çay, kahve keyfi yapardık.

Çeşme’deki yazlığına sevdiği dostlarını davet ederdi. Yazın İzmir’de olursam, uğramadan edemezdim. Şifne’de Yusuf’un Yeri değişmezdi bizler için, oranın bir başka tadı vardı. Ali Sarı ikide bir gelir, eskilere dalardık.Her gittiğimiz yerde ülkenin bağımsızlığını, ülkemizin daha iyi koşullara yönlendirilmesi için kendimizce reçeteler yapardık. Atatürkçülük değişmez rehberimizdi.

Bu aralar daha az görür oldum Yaşar ağabeyimi. Çeşme’ye gel, diyor. Gazetedeki haftalık yazılarını iple çekiyorum. Sağ olsun, yeri gelince bizleri de konu ediyor. Değer bilir yanı ise ayrı bir özelliğidir. Telefon konuşmalarımız ise bazen uzuyor. İnsanın sevdiği, saydığı biriyle konuşması elbette uzayacaktır. Ben her ne denli uzun konuşmaları sevmesem de, Yaşar Aksoy bunun dışındadır. Telefonda bile güleriz, rahatlarız. İki haftada bir Alsancak toplantılarında en yeni fıkralarla oraya gitmek zorundayız. Uzaktan bakılınca çok ciddi bir görünüm veren Yaşar ağabey, aslında çok gırgırdır. Ben ona uzaktan no frost, yakından mikro dalga fırın tanımın yakıştırırım.

İzmir aşığı bir yazardan İzmir olarak ne denli yararlanabiliyoruz. Onun gibiler az bulunur. Kenti sevmek başka, o kentin sevdalısı olmak bir başkadır. Siz de oturup bir çay içimi onunla konuşursanız bana hak vereceksiniz. İzmir’in ünlü yangınından tutun da İzmir Hükümet Konağına Türk bayrağını çeken subaya dek sizlere neler anlatır neler…

İzmir’e baharın çiçeği, böceği, güneşi, esintisiyle geldiği bahar günlerinde Sevinç Pastanesinde söyleşeceğimiz günleri bekliyorum. İyi ki İzmir gibi bir güzel kent var. İyi ki İzmir’in de kendine sevdalı bir yazarı var. MERHABA YASAR AKSOY! İzmir özledi seni…

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Köşe Yazıları Haberleri