Ülkü Ocakları Muğla İl Başkanlığı olarak; Muğla’nın nabzını tutmak amacıyla, Muğla’nın etkin kişileriyle söyleşiler gerçekleştirmeye devam ediyoruz. Bu seferki durağımız Marmaris’in Beldibi Beldesi idi ve Beldibi Belediye Başkanımız Sn. İdris İspirli ile gündeme dair bir söyleşi yaptık. İşte Beldibi gündeminden, Marmaris gündemine; Muğla gündeminden ülke gündemine kadar Beldibi Belediye Başkanı Sn. İdris İspirli ile yaptığımız söyleşinin ayrıntıları:
Ülkü Ocakları: Başkanım yoğun programınızın arasında vakit ayırıp, bizi makamınızda kabul ettiğiniz teşekkür ederiz.
İdris İspirli: Ben teşekkür ederim. Sizlerin de muhakkak oldukça yoğun faaliyetleriniz var. Bu kadar yoğunluğunuzun arasında, bize kendimizi ifade etme fırsatı verdiğiniz için ben teşekkür ediyorum.
Ü. O. : Efendim öncelikle kısaca kendinizi tanıtır mısınız?
İdris İspirli: 1961 yılında Eskişehir’de doğdum. O dönemlerde Öğretmen Okulu, İlkokul’dan sonra geliyordu. Öğretmen Okulu’nu bitirdim. Bu okulu bitirdikten sonra Deniz Kuvvetleri’ne “astsubay” olarak girdim. 22 yıl Deniz Kuvvetleri’nin çeşitli kademelerinde görev yaptım. 22 yılın ardından emekli oldum. Zaten 1979 yılında Marmaris’e yerleşmeye karar vermiştim, en son görev yerim Marmaris’ti, emekli olduktan sonra da Marmaris’e yerleştim. Kısmetimizde varmış, alın yazımızda varmış; 2004 yılından beri de Beldibi Belediye Başkanlığı görevini yürütmekteyim. Evli ve iki çocuk babasıyım.
Ü. O. : Aktif siyasete katılmanızdaki etkenler nelerdir? Neden Ülkücü Hareket, neden MHP?
İdris İspirli: Biz ’12 Eylül’ü sonuna kadar yaşayan bir nesiliz; 78’ler diye tabir edilen bir nesiliz. 12 Eylül fırtınası içerisinde kendimizi Deniz Kuvvetleri’nin içinde bulduk. Bir noktada rahmetli Başbuğumuzun “kendinizi bir şekilde kurtarın, bir yerlerde mevkii edinin” talimatları doğrultusunda biz de Deniz Kuvvetleri’ne girdik. Buradaki görevimizi alnımızın akıyla, helalinden yaptık. Bu süreçte her ne kadar şekli olarak MHP’den uzak kalsak da en azından yayınlar yoluyla, basın yoluyla partimizi takip ettik. Biz 1976 yılından itibaren bu davanın içinde olduk. 1980 öncesinde de Ülkücü Hareket’in içerisinde çeşitli kademelerde bulunduk. Daha sonra Deniz Kuvvetleri’nin içerisinde de görevimize halel getirmeyecek şekilde devam ettik. Bu süreçte de yayınlarımızı, kitaplarımızı burada da takip ettik. Her ne kadar Ülkücü Hareket’in, Milliyetçi Camia’nın fiilen dışında da olsak gönül beraberliğimiz her zaman için sürdü. Yine rahmetli Başbuğumuzun ifadesiyle söylemek istiyorum: “Bir ülkücü verilecek her görevi yapar.” Biz buna inandık ve kendimizi buna göre hazırladık.
2001 yılında emekli olduktan sonra ticarete atıldım. Bu süreçte Milliyetçi Hareket Partisi’ne üye olarak kaydoldum. Tabi bu bir nasip, kader; kaderin bir cilvesi olarak da –biz bir göreve talip olmadık ama- partimiz bize emir verdi, Beldibi Belediye Başkanlığı’na aday olacaksın dedi, kısmetimizde varmış 2004 Seçimleri’nde kazandık, 2009’da da ikinci defa seçilmek suretiyle görevimizin başındayız. Az önce de ifade ettiğim gibi “bir ülkücü verilecek her göreve hazır olmalıdır” inancımı halen sürdürüyorum. Söyleşimizin sonunda söyleyeceğimizi şimdiden söyleyelim; bundan sonra da bize ne görev verilirse, ne emir verilirse biz orada oluruz.
Ü. O. : Başkanım bize seçim stratejinizden bahseder misiniz? Seçimi nasıl kazandınız? Belde halkının diğer adaylara göre sizde gördüğü artılar nelerdi?
İdris İspirli: Şimdi 2004 yılında biz seçimi biraz da şansla kazandık. O zaman favori olarak gözüken bir siyasi parti seçimlere katılamamıştı... Ama bizim için asıl seçim 2009 yılındaki seçimdi. 2004 ile 2009 yılları arasında, bir ülkücü bir milliyetçi nasıl davranmalıysa biz o şekilde davrandık ve vatandaşa kendimizi gösterdik. Görevimizde de adaletli davrandık, kesinlikle ayrım yapmadık. Vatandaşımız bizimle ilgili çeşitli eleştiriler dile getirebilir ama asla partizanlık yaptı diyemez. Tüm vatandaşlarımıza ve tüm siyasi parti mensuplarına eşit yaklaştık. Bakınız burada MHP’ye asla oy vermeyecek insanlara biz oy verdirdik. Geçtiğimiz beş yıl içerisinde eşimle birlikte yaklaşık 700 – 750 civarında eve akşamları ‘çat kapı’ yaptık, kendimizi anlattık. İnsanlarla aynı ortamda bulunduğunuzda vatandaşımızın bir bardak çayını içiyorsunuz bu arada gönlünü kazanıyorsunuz. Biz aslında 2009 Seçimleri’nin atmosferi başlamadan burada seçimi kazanmıştık. Vatandaş bazen bazı şeyleri açıkça belirtemiyor. Diyor ki “yanınızda olmasam da benim oyum size” diyor. Biz bunu o beş yıllık süreçte almıştık. Bakınız ben vatandaşa şunu söyledim: “Seçim döneminde ben evinize gelmem çünkü ben zaten beş yıl boyunca geldim.” Bunun karşılığını da aldık. Partimize güç katarak, bütün siyasi partilerden oy alarak biz burada belediye başkanlığını kazandık.
Bunların yanı sıra tabi ki hizmet… Biz burada bedel de ödedik. Hukuki anlamda bedelini de ödedik. Çeşitli mahkemelerde bunun savunmasını da yaptık. Bugün Beldibi Belediyesi mali anlamda ayakta duruyorsa 2004, 2005, 2006 yıllarındaki doğru yatırımlarımızın karşılığıdır. Bugün 58 tane kiracımız var, 58 ayrı noktada akarımız var. Tabi vatandaşımız bunları görüyor. Ben seçimlere bir hafta kala vatandaşlarımıza bir toplu mesaj çektim, dedim ki: “Ben görevimi yaptım, görev sırası sizde.” Vatandaşlarımız da bize cevap verdi: “Biz de görevimizi yapacağız.” diye ve onlar da görevini yaptı.
Ü. O. : Başkanım belediyeyi nasıl devraldınız? Belediyeyi devraldığınızda almış olduğunuz ilk karar neydi?
İdris İspirli: Tabi ki ben eskiyi asla suçlamayacağım. Beldibi 1999 yılında belediye olmuş bir yer. Ben göreve başladığımda beş yıllık bir belediye idi. Biliyorsunuz MHP’nin koalisyon ortağı olduğu o dönemlerde ülkemizde suni ekonomik krizler çıkartılmıştı. Beldibi Belediyesi de oralardan nasibini almıştı. Ben göreve başladığımda o gün için oldukça ciddi bir rakam olan, eski parayla yaklaşık bir trilyon kadar borcu vardı belediyenin. Düşünün on gün sonra maaş verilecek personele ve kasada yedi milyar para vardı. Yani bizim devralmış olduğumuz belediyenin durumu bu şekilde idi.
Benim ilk kararım personelle ilgili oldu. 47 personelimiz vardı ve hepsi de işten atılma kaygısı taşıyordu. Bu personelin içerisinde Güneydoğulu da dahil olmak birçok insanımız vardı. Hani bizi bölgecilik yapmakla suçluyorlar ya işte bizi gerçekten tanımıyorlar, bizim insani yönümüzü bilmiyorlar. Nihayetinde ben personeli toplantı salonunda topladım ve “Hepinize birer beyaz sayfa açıyorum.” dedim, “Ne yazacaksanız kendiniz yazacaksınız.” dedim. “Hiç kimsenin iş endişesi olmasın.” dedim. O günkü 47 personelimizin içersindeki 35 personel bugün hala belediyededir. Diğer 12 personelimiz de kendi özel durumlarından dolayı, evlilik vb, ayrıldılar. Eğer ayrılmamış olsalardı onlarla da devam edecektik. Bir önceki başkana son derece bağlı olan bir personeli biz aldık belediye personeli haline getirdik. Bizim ilk amacımız buydu ve bunu başardık, personeli kazandık.
Ü. O. : Yerleşim yerlerinin planlı gelişmesi ve deprem, sel gibi doğal afetlerin yıkıcı etkisinin azaltılması açısından yapmış olduğunuz dere ıslah çalışmalarınız ile ilgili neler söylemek istersiniz?
İdris İspirli: 2004 yılı Aralık ve 2008 yılı Kasım aylarında burada ciddi sel felaketleri yaşadı. 2008 yılındaki sel felaketine ben evimin balkonunda yakalandım. Derenin kenarındaydı benim evim, on beş dakika içerisinde dere taştı ve yollar yarım metre su oldu. Bu durumda hiçbir şey yapamıyorsunuz. Belediye’den kamyon istedim ve kamyonla belediyeye geldim. Tabi doğal dengeyi yapılaşmayla bozduğunuz zaman doğa intikamını alıyor. Biz bunun üzerine hızlı bir şekilde dere ıslah çalışmalarına başladık. Bizim bu noktada karşımızda bir handikap vardı çünkü önümüzde Marmaris var. Biz bu çalışmaları yaptık ama orada da yapılmadıkça bir anlam ifade etmeyecekti. Ama nihayetinde Marmaris de bu çalışmaları yaptı ve bu sorunlar önümüzdeki en az 100 yıl için ortadan kalktı.
Ben bu konuda bir ilave yapmak istiyorum. Biz dere ıslahını bitirdikten sonra 2012 yılı içerisinde yağmur suyu kanallarına başladık. Öyle umuyorum ki önümüzdeki iki yıl içinde beldedeki yağmur suyu kanalı sorununu da çözeceğiz.
Ü. O. : Alemşümul dinimizce büyük önem verilen istişare metodunu kullanmak amacıyla “çadırda sokak toplantıları” düzenliyorsunuz. Ortak aklı harekete geçiren bu faaliyetler ile ilgili olarak bizi bilgilendirir misiniz?
İdris İspirli: Ben, Deniz Kuvvetleri’nde bulunduğum dönemlerde de rütbeli olmama rağmen karşılaştığımız bazı sorunlarda bazen er’lere soru sorardım. Hiç ummadığınız bir kişiden bazen çok farklı bir çözüm önerisi gelebiliyor. Az önce ifade ettiğim ev ziyaretleri esnasında, vatandaşlarımızın düşüncelerini veya bizden beklentilerini bizzat evlerde alıyorduk. Gerçi şu anda bunlar pek mümkün olmuyor çünkü 4.400 nüfusla devraldığım belediye şimdi 10.000 nüfuslu oldu. Biz de dedik ki çadırımızı sırtımıza alalım -hani Yörüklerin çadırları meşhurdur ya göçü sırtına yükler götürür- sokaklara gidelim ve başladık. Tabi bu oldukça riskli bir konudur çünkü vatandaşın karşısına çıktığınız zaman ve basının da olduğu bir ortamda vatandaşın nasıl bir tepki vereceğini bilemezsiniz. Ayrıca sabote edilme durumunuz da olabilir. Biz çok şükür şu ana kadar 14 toplantı gerçekleştirdik. Vatandaşlarımızdan bize acil sorunlar iletildi, hiç aklımıza gelmeyen konular iletildi yani çok faydalı oldu. İstişare sizin de ifade ettiğiniz gibi dinimizce oldukça önemli keşke hayatımızın her noktasına istişareyi koyabilsek.
Ü. O. : Ülkücü bir belediye başkanı olarak Peygamber Efendimizin “Temizlik imandandır.” sözünü düstur edindiğinizden olacak ki temizlik çalışmalarına büyük önem veriyorsunuz. Bu çalışmalar ile ilgili bizi bilgilendirir misiniz?
İdris İspirli: Biz bu konuda şu şekilde düşünüyoruz. Örneğin Peygamber Efendimiz bugün yaşasaydı nasıl davranırdı? Bir kere çevreci olurdu. Benim kimseyi kötülemek gibi bir niyetim yok ama 2004 öncesinde Beldibi’ne köy dahi denilemezdi. Derenin hali ortadaydı, çöpleri toplayacak bir çöp konteynırı dahi yoktu. Biz ilk önce çöp konteynırından başladık işe. Düşünün ki vatandaş çöpünü dereye atıyordu, yağmurla birlikte denize karışıyordu ve bizler de turistler de o denize giriyordu. Biz öncelikle vatandaşımızı konteynıra alıştırdık şimdi de doğada çözünür poşet kullanmaya alıştırıyoruz.
Bir beldede yağmur suları ne kadar sürede yeraltından uzaklaşıyor diye bakmak lazım bir de temizliğe. Biz temizlik çalışmalarına oldukça önem veriyoruz. Yaptıklarımızın dışında yollarımızı tamamen parke ile kapladıktan sonra yol süpürme aracımızı da alıp İnşallah insan gücünü mekanik güçle kolaylaştıracağız.
Ü. O. : Yunus Emre Gül Bahçesi - Yunuslu Park ve Bayrak Anıtı gibi projelerin yanı sıra beldeyi daha yaşanılabilir hale getirmek için “12 ayda 12 park” projeniz var. Bu projelerle ilgili düşüncelerinizi alabilir miyiz?
İdris İspirli: Toplumda “geçmişi olmayan insan” diye bir tabir vardır; Beldibi’nin geçmişi yok. Düşünün ki 1960’larda burada sadece 100 kişi yaşıyormuş. Önce köy oluyor daha sonra da bazı ilçelerden daha fazla nüfusa sahip bir belde oluyor. Biz burada bir kent kimliği oluşsun istedik. Bir de Beldibi’ne giren insanlarımızın büyük bir tatil köyüne girdiği havasını hissetmesini istiyoruz. Bunlarla birlikte de alt yapı olarak da üst yapı olarak da hiçbir eksiklik istemiyoruz.
Parklar da tabi ki çok önemli. Beldibi üç tarafı ormanlarla çevrili ve yeşil alan noktasında bir sorunu olmayan bir yer ama park anlamında da en fazla yeşil alan yine burada. Biz bundan üç yıl önce “12 ayda 12 park” projemizi başlattık her ne kadar bu süre içerisinde tamamlayamasak da yaklaşık bir buçuk senede tamamladık. Tekrar “12 ayda 12 park” projesi başlattık. Bu ikinci projemizin de şu anda dördüncüsündeyiz. 12 ayda bitirebilir miyiz bilemiyorum ama en geç 2013 yılının sonunda bitireceğiz.
Bu parkları yaparken de buraların yeşil alan olmalarının dışında çok daha farklı özellikleri olsun istedik. Peygamber Efendimiz ‘gül’ ile anılıyor biliyorsunuz. Yunus Emre Gül Bahçesi’ne eğer yanılmıyorsam 111 tane gül dikildi ve 20 çeşit gül var burada. Zaman içerisinde de 100’ün üzerinde gül çeşidi olacak. Bu parkta biliyorsunuz yunus heykelleri var. Gece ışıkları var ve gerçekten çok güzel bir havası var. Zaten bizim parklarımızın isimleri de genel kabul görmüş isimlerdir. Bir sonraki süreçte ‘Narenciye Bahçesi’ ismini vereceğimiz bir park hazırlıyoruz, orada da narenciye çeşitleri olacak.
Bayrak Anıtı da oldukça önemli. Biz o anıtı Türkiye’nin 81 vilayetinden toprak getirerek tamamladık. Anıtın arka kısmında Türk bayrağının doğuşu resmedildi. Tepeden bakıldığında Türkiye haritası gözükmektedir. Yine karşıdan bakıldığında Türkiye haritası gözükmektedir. 81 vilayetten getirdiğimiz taşlar bu ülkenin birliğini ve beraberliğini sembolize etmektedir. Bu ülkeyi birileri bölmeye çalışsa da bu ülkenin birlik ve bütünlüğünü savunan insanlar da vardır. Bu anıtın böyle bir anlamı da söz konusudur. Orada da söylediğimiz gibi: Bin yılda karıldı ülkenin harcı, şimdi ayrıştırmak kimin harcı?
Ü. O. : Genç nesillerin sağlıklı bir şekilde gelişmesi, orta yaşlı ve yaşlı insanlarımızın da sağlığını koruması amacıyla spor alanlarının yapımına önem veriyorsunuz. Spor alanları ile ilgili olarak şu ana kadar hangi projeleri gerçekleştirdiniz? Bu alanda yeni projeleriniz var mı?
İdris İspirli: Aslına bakarsanız gençleri spora yönlendirme konusunda arzu ettiğimiz seviyede değiliz. Ama biz “her yaşta spor” projesiyle 2009’da yola çıkmıştık. Şu anda geldiğimiz noktada ise vatandaşımızın evinin en fazla 200 – 300 metre yanında mutlaka spor yapabileceği bir alana sahibiz. Yürüyüş parkuru olabilir, bunun yanında mutlaka 11 – 12 gruplu jimnastik alanları vardır ya da çocuklarımız için basketbol sahaları veya minyatür futbol sahaları o da olmazsa iki tane büyük futbol sahamız var. İki futbol sahamızın yanında üç ayrı yürüyüş parkuru var. 12 ayrı alanda jimnastik gruplarımız var. Yani vatandaşımızın spor yapmamak için bir mazereti yok.
Bu arada tabi ki Beldibi Spor Kulübü kanalıyla gençlerimizi spor okullarına da yönlendiriyoruz. Ama ben yine de bunları yeterli görmüyorum. Bence bu beldede 700 – 800 gencimizin aktif olarak, lisanslı olarak spor yapması gerekmektedir. Ben böyle düşünüyorum.
Ü. O. : Kültür – Sanat faaliyetlerinde aktif bir belediyecilik anlayışınız var. En son 8.sini düzenlediğiniz ‘Kültür ve Sanat Günleri’ ile ilgili neler söylemek istersiniz?
İdris İspirli: Ben 5 Nisan 2004 tarihinde göreve başladım, Temmuz ayında da ‘Kültür ve Sanat Etkinlikleri’nin birincisini yaptık. Buradaki amacımız şuydu: Beldibi’nin o zaman 4.400 civarında nüfusu vardı, dışarıdan bakıldığında da in cin top oynuyordu, insanlar genelde evlerindeydi. Genelde de emekli insanlar yaşıyordu beldede. Ayrıca burada 81 vilayetten insan vardır. Bu farklı kültürlerden gelen insanları ortak bir noktada buluşturmamız, birleştirmemiz gerekiyordu. Burada bir ortak kültür oluşturmalıydık. Biz burada Ege kültürünü öne aldık. Örneğin bir vatandaşımız Elazığ’dan gelmiştir, o kendi kültürünü yaşasın ve yaşatsın ama Ege kültürü çerçevesinde de hepimiz birleşelim istedik. Kaldı ki biz burada doyuyoruz, burada yaşıyoruz. Tabi aynı sokakta oturup da 20 yıldır birbirini tanımamış insanların olduğunu bildiğim bir yerde, bir kültür sanat etkinliği yapmaya karar verdik. İlk sene biraz amatör bir ruhla başlamış olsak da insanları bir araya toplamayı başardık. İlk sene biz sanatçı olarak Ahmet Şafak’ı getirmiştik. Ne kadar ilginçtir insanlarımız alkışlamayı unutmuşlar. Çünkü bir etkinlik yapılmamış, bir konser düzenlenmemiş burada. Ama daha sonraki senelerde bu havayı yakaladık. Geçtiğimiz yıl da bu etkinliklerimizin sekizincisini yaptık. Biz bunları zenginleştirerek devam ettirmek istiyoruz.
Biz bir süre sonra –eğer belediye kapanmazsa veya yeni bir gelişme olmazsa- Beldibi’nin Marmaris’te kültür ve sanatın merkezi olacağına inanıyoruz. Bizim mali bütçemiz tamamdır, bu işlerin altyapısını da oluşturduğumuzda bunu başarırız. Bu sene dokuzuncusunu yapacağımız bu etkinliklerde aynı zamanda vatandaşlarımızın taleplerini de değerlendiriyoruz. İşte etkinlik içeriği konusunda, sanatçı seçimi konusunda %50 belediyemizin anlayışını ortaya koyuyorsak %50 de vatandaşımızın istediğini yapmaya çalışıyoruz. Geçen sene Mustafa Yıldızdoğan’ı getirmiştik bu sene de İnşallah, Başkal gelecek; hepinizi şimdiden davet ediyorum.
Ü. O. : İyi bir nesil yetiştirmenin ön şartlarından biri de geçmişe vefadır. Siz de “Yaşlılar Günü Etkinlikleri” ile bu vefayı gösteriyorsunuz. Bu etkinlikler için neler söylemek istersiniz?
İdris İspirli: Siz bu soruyu sorunca seçimlerle ilgili bir konu aklıma geldi. 2009 Yerel Seçimleri’nde benim bir sloganım vardı: “Ben çocukları çok seviyorum, ben yaşlıları çok seviyorum.” şeklinde. Niye böyle söylüyorsunuz dediklerinde de “Çocuklar sevgi istiyor o bende çok, yaşlılar da sevgi istiyor o bende çok; orta nesil paraya dayalı şeyler istiyor o da bizde yok.” diyordum. Yaşlısına ve çocuklarına sahip çıkan bir millet, geleceğe sağlam adımlarla yürüyordur. Biz geçtiğimiz hafta “Yaşlılar Haftası” münasebetiyle bir program yaptık. Yaşlıları, Pazar Yeri’nde topladık, kahvaltı şeklinde bir şeyler yapalım istedik. Orada gördüm ki insanların gözleri parlıyor ve bana soruyorlar: “Başkanım sen bizi daha nelere alıştıracaksın?” diye. Ellerini öptük, sohbet ettik. Onlar gerçekten sadece saygı bekliyorlar, hal hatır sorulmasını bekliyorlar. Biz bunu sadece “Yaşlılar Haftası” nedeniyle ya da gösteriş maksatlı yapmış değiliz. Benim yaşlılara bakış açım bellidir. Bu beldede 65 yaşının üzerinde toplam 70 – 75 civarında insan vardır, bunlar benim için oy potansiyeli de değildir. Benim bakış açım o insanların hayır dualarına ihtiyacımız olduğudur. İşte o hayır duaları bizi ayakta tutuyor; kazadan, beladan koruyor diye düşünüyorum. Ben buna kesinlikle inanıyorum.
Çocuklarımızla ilgili olarak da şunları söyleyebiliriz. Mesela geçtiğimiz Cuma günü, beldemizdeki İlköğretim Okulu, Marmaris’teki bilgi yarışmasında birinci oldu. Ben hayatımda böyle sevgi görmedim. Önceden okul belediyenin yanındaydı, ben evime gidemezdim o sevgi yumağından. Bize çocukların bakış açısı bu şekildedir. Şu an bile anlatırken heyecanlanırım o yaşadıklarımı. Hatta orada bir vatandaş “Bu nesil arkadan geldikçe kimse yıkamaz.” falan demişti. Tabi biz hem yaşlılarımıza hem de çocuklarımıza yönelik faaliyetlerimize devam edeceğiz.
Ü. O. : Dış Türklere olan sevgi ve bağlılığınızı göstererek, Muğla Azerbaycan Kültür ve Dayanışma Derneği yöneticilerini makamınızda kabul ettiniz. Bu ziyaret ekseninde Dış Türkler ile ilgili fikir ve projelerinizi öğrenebilir miyiz?
İdris İspirli: Günümüzde biliyorsunuz çeşitli devletlerin oluşturdukları ekonomik veya siyasi birlikler var. Biz ise şöyle gür bir sesle Türk Birliği diyemiyoruz. Bizim AB’ye veya başka bir birliğe ihtiyacımız yok, Türk Birliği bize yeter. Ben tabi Azerbaycan Kültür ve Dayanışma Derneği’nin ziyaretinden son derece memnuniyet duydum. Herhangi bir Azeri Türk’ünün konuşmasından benim tüylerim diken diken oluyor. Sanki bizim bozulmamış halimizi yansıtıyorlar gibi geliyor bana. Onlar Türkçeyi daha has konuşuyorlar diye düşünüyorum. Geçenlerde Azeri Türk’ü bir şair “Ben Yunus Emre Divanı’nı çok güzel okuyorum ama önsözünü anlamıyorum.” diyor. Ama biz Azeri soydaşlarımızın dilini çok iyi anlıyoruz, bundan 50 – 60 sene önceki dilimizi çok andırıyor.
Dış Türkler konusuna gelince, dünya siyasetine yön verenler bir Türk Birliği olsun istemiyorlar. İşte Stalin 1940’larda Türkiye’nin Türk Dünyası ile fiziki bağını kopardı. Ama ben eninde sonunda Türk Birliği’nin oluşacağına inanıyorum ve olması da gerekir. Gerçi tabi o bir kelime yüzünden geçmişte çok fazla suçlandık. 1944’lerdeki Turancılık Davası’ndan bahsediyorum. O kelimeyi de kullanmaktan da imtina eder hale geldik. Ben Ziya Gökap’in ifadeleriyle söylemek istiyorum; vatan ne Türkiye’dir Türklere ne Türkistan, vatan büyük ve müebbet bir ülkedir: Turan!
Ü. O. : Devletimizin dilinin, bayrağının, üniter yapısının tartışıldığı günümüzde; “her eve bir bayrak” projesini gerçekleştirmiş bir belediye başkanı olarak neler söylemek istersiniz?
İdris İspirli: Biz 2005 yılında 3500 metre kare büyüklüğünde, Pazar Yeri’nin üzerine bir bayrak resmettik. Uzaydan da gözüken, Türkiye’nin en büyük bayrağını yaptık. Gerçi daha sonra Toroslar Belediyesi 4000 metre kareyi aşarak bizi geçti. Ben belediye başkanı olmadan önce eşimle birlikte milli bayramlarda sokaklarda dolaşırdık. Üzülerek ifade etmeliyim ki evlerimize ve iş yerlerimize çok az Türk bayrağı asılırdı. Biraz daha geriye gidecek olursak, 2001 yılında ben emekli olduktan sonra bir kırtasiye dükkanı açmıştım. Belli bir miktarda alışveriş yapanlara toplamda 2000 civarında Türk bayrağı dağıtmıştım. Benim bu konuda bir hassasiyetim var. Örneğin 2002 Dünya Kupası’nın ardından ben elime bayrağı alıp sokağa fırlamıştım. Benim böyle bir yapım var. Şimdi vatandaşımıza soruyoruz ‘niye bayrak asmıyorsunuz?’ diye, ‘yok’ diyor. Halbuki temini çok da zor değil. Bayrak bizim sevdamız, başka ne için yaşıyoruz ki? Ben belediye başkanı olduktan sonra 3000 tane Türk bayrağı temin ettim. Herkese dağıttık. Yetmedi 2000 tane daha getirttim ve onları da dağıttık. Bunun haricinde tüm okullara ve isteyen resmi kurumlara 3’e 4.5 ebatlı bayrak ve Atatürk posteri verdik. Tabi 2004 yılında Mersin’de biliyorsunuz bayrağımız yakılmıştı. Bizim de kendimizi ortaya koymamız gerekirdi. Biz Türk bayrağının birilerini tahrik ettiği gibi bir söyleme inanmıyoruz. Bizim millet olarak bayrağımızdan gocunma bir durumumuz söz konusu olabilir mi? Tabi bayrağımıza biraz fazla sevdalıyız galiba en son olarak da Bayrak Anıtı’nı yaptık. Biz buraya gelen sanatçılarımıza dahi bayrak şilti hediye ediyoruz. Biz bayrak konusuna çok önem veriyoruz. İsteyen tüm vatandaşlarımız da şu anda belediyemize gelebilir ve bayrak alabilir.
Ü. O. : Başkanım ülkemizdeki gelişmelerle ilgili olarak sizden kısa bir gündem değerlendirmesi alabilir miyiz?
İdris İspirli: Ülkemizin içinde bulunduğu şartlar hepimizin malumu. Bazen geleceğe yönelik endişeler taşısak da 5000 yıllık Türk Tarihi’nde zaman zaman Fetret Dönemleri yaşandığını görüyor ve içinde bulunduğumuz dönemi Fetret Dönemi olarak kabul ediyoruz. 10 yıllık bir süre insan hayatında oldukça önemli olmakla birlikte, devlet hayatında bunun pek de bir önemi yoktur. Ben, bu fetret döneminin eninde sonunda geçeceğine ve Türk Milleti’nin hak ettiği yönetime, hak ettiği idareye, hak ettiği birlik ve bütünlüğe kavuşacağına inanıyorum. Yeter ki biz bunun için çalışalım. Biz layık olduğumuz takdirde Cenab-ı Allah bunu bize nasip eder, buna sonsuz inancım var benim.
Ü. O. : Başkanım son günlerin en çok tartışılan konularından biri de Muğla’nın “Büyükşehir” olması hadisesi. Bu konuyla ilgili sizin de zaman zaman basına yansıyan açıklamalarınız oldu. Bu konuda ne düşünüyorsunuz? Beldibi’nin geleceği nasıl şekillenecek?
İdris İspirli: Biz, Muğla’nın büyükşehir kriterlerini taşımadığını ifade ediyoruz. Bu konuyu da herkesle oturup konuşmaya da hazırız. Muğla, Büyükşehir Belediyesi kriterlerinin bir tanesine dahi uymamaktadır. Ama biz siyasi iktidarın, Ankara’daki oy çokluğuna dayanarak Muğla’yı da bazı şehirlerle birlikte ‘büyükşehir’ yapacağını biliyoruz. Bunun vaadini ve sözünü verdiler. Şimdi bizim mücadelemiz bu büyükşehrin içinin nasıl doldurulacağıdır. Bu yapılırken, en azından yerinde bazı düzeltmelerin yapılabileceğini ifade ediyoruz. Özel olarak da buradaki vatandaşlarımız bize bir emanet verdi. 1999 yılında belediye olmuş, hızlı bir gelişme süreci yaşamış, kendi kendisine yeten bir ekonomisi olan, Türkiye’deki 500 ilçe ve 1800 beldeden büyük olan Beldibi Belediyesi’nin kapatılmasına bizim gönlümüz razı değildir. Biz bunun mücadelesini veriyoruz. Bununla ilgili olarak imza kampanyaları da düzenledik. 5800 seçmeni olan bölgemizde 5000 imza toplayarak ilgili makamlara gönderdik. En son bir gelişmeyi de sizinle paylaşmak istiyorum. Daha önce gayri resmi olarak başvurmuştuk ama yakın zamanda İçişleri Bakanlığı’na resmi olarak da İlçe olmak için başvuracağız. Kanunda belirtilen esas ve şekiller çerçevesinde resmi başvurumuzu da yapacağız.
Biz mücadelemizi veriyoruz. Büyükşehir Kanunu çıktıktan sonra da baktık ki beldemiz haksızlığa uğradı, bunun da mücadelesini hukuki olarak vereceğiz. Nereye kadar gidebiliriz kestiremiyoruz şimdiden. Ama benim gördüğüm şudur ki belediye kurulurken vatandaşa soruluyor; belediye kapatılırken ya da birleştirilirken de vatandaşa sorulması lazımdır. Beldibi’ndeki vatandaşlarımızın %99’u belediyesinin devamından yanadır. Ama neticede iktidarın sayısal çoğunluğuna karşı bizim yapabilecek çok da bir şeyimiz yok. Biz yapmamız gerekenleri zaten yaptık; vatandaşımızı bilinçlendirdik, vatandaşımız imza verdi. Bundan sonra beldemize sahip çıkma adına belki bir miting de yapabiliriz. Bunların haricinde yapabileceklerimiz kısıtlı. Biz, Muğla’nın milletvekillerine ulaştık, bu konuda uzman ve otorite olan insanlara ulaştık. Yetkililere, Muğla ile ilgili son kararı vermeden önce, Muğla’nın yerinde görülmesini söyledik. Ama netice ne olursa olsun biz kendi politikamızı çizdik. Oluşacak yeni yapı nasıl olursa olsun biz hazırlıklarımız yapıyoruz.
Ü. O. : Başkanım, oluşacak bu yeni yapı içerisinde herhangi bir makama aday olmayı düşünüyor musunuz? Siyaset sahnesindeki hedefleriniz nelerdir?
İdris İspirli: Bütün samimiyetimle ifade etmek isterim ki; ülkücü düşünceyi benimsemiş bir insan, bir makama talip olmaz. Ben 2004’te de talip olmadım, 2009’da da talip olmadım; her ikisinde de bana emir verdiler. Benim bir müracaatım olmamıştır. Eğer bu koltuklarda ülkücü bir arkadaşımız, ülkücü bir kardeşimiz oturacaksa biz kenara çekilmeye ve o arkadaşımıza, o kardeşimize yardımcı olmaya hazırız. Ama partimizin vereceği her göreve de hazırız, bunu da ifade etmek istiyorum.
Ü. O. : Ülkü Ocakları Muğla İl Başkanımız Sn. Eren Akdeniz sizin için “Beldibi’ni Marmaris’in zümrütü yapan belediye başkanı.” ifadesini kullanmıştı. Katılır mısınız?
İdris İspirli: Marmaris kesinlikle dünyanın incisidir. Her ne kadar ülkemizde ve Marmaris’te bunun kıymeti bilinmiyorsa da bu böyledir. Marmaris dünyanın incisi ama Marmaris’in zümrütü de Beldibi. Ben bununla ilgili olarak da bir şilt hazırlatıyorum. Bakıldığında Marmaris’in zümrütünü hissettirecek bir şilt olacak bu. Benden önceki dönemde ya da benim dönemimde bu beldeye, belediyeye kimlerin ciddi bir katkısı veya katılımı olmuşsa, bir vefa gecesi düzenleyeceğiz ve bu gecede o şiltleri kendilerine takdim edeceğiz.
Ü. O. : Edebiyata özellikle de şiire olan merakınız malum. Yayımlanmış 3 şiir kitabınız var. Şiir yazmaya devam ediyor musunuz? Bizleri yakında yeni bir kitap bekliyor mu?
İdris İspirli: Biliyorsunuz belediye başkanlığı daha çok mantık gerektiren bir konu. Bundan sekiz sene önce duygusal yönüm ile mantık yönüm dengedeyken, zaman içerisinde duygusallığımı biraz arka plana itmeye çabaladım. Ben bunu kendi kendime yaptım, biraz duygusallığımı bastırdım. Dolayısıyla duygusallığınızı bastırdığınız zaman ilham konusu biraz kayboluyor. Duygusallığımı geri plana ittiğimden dolayı da şiir verimliliği anlamında biraz kısırlaştık. Ama benim hayatımın her döneminde şiir olacaktır, edebiyat olacaktır.
Mesela Ortadoğu gazetesinden haftada bir iki defa yazı yazmam talep ediliyor ama çok arzu etmeme rağmen yazamıyorum. Bir gün belediye başkanlığım bittiğinde bu alana yöneleceğim, bu alana ağırlık vereceğim. Yazacak çok konu var… Şu anda belediye başkanı olarak yazamadıklarımızı da söyleyemediklerimizi de o zaman ifade edeceğiz. Gerçekten belediye başkanlığı oldukça zor. Mesela belediye başkanı olmayan bir ülkücü arkadaşımızın beni anlamasını beklemiyorum. Hatta zaman zaman parti yönünü geri planda tutmakla suçlandığımız da oluyor. Ama MHP’nin Türkiye genelindeki ve yörelerdeki oylarına baktığınız zaman, diğer siyasi parti mensuplarından da oy almamız gerektiği sonucu ortaya çıkıyor. Böyle olunca biz kendimizi “herkesin belediye başkanı” konumuna sokuyoruz. Ama bizim özümüz değişmiyor. Demek istediğim şu anda bazı şeyleri söyleyemiyoruz. Ülkenin genel gidişi hakkında, genel siyaset noktasında söyleyecek çok şeyimiz var aslında ama bunları bizim yerimize parti teşkilatlarımız mutlaka söylüyorlardır.
Ü. O. : Efendim artık söyleşimizin sonuna geliyoruz. Buradan Ülkücü Gençliğe vermek istediğiniz bir mesaj var mı?
İdris İspirli: Rahmetli Başbuğumuzun iki tane asli emaneti vardır. Tabi ki ailesi de bizlere emanettir. Bu emanetlerden biri Milliyetçi Hareket Partisi’dir, diğeri de Ülkü Ocakları’dır. Ben bu davanın gerçek sahibinin ülkücüler olduğunu ifade ediyorum. Bizim en büyük teminatımız da Ülkücü Gençlik’tir diyorum. Biz gençliğimizde biraz daha kısıtlı imkanlarla yetiştik. Ayrıca bir anarşi ortamının içerisindeydik. Böyle olunca da eğitime ve öğretime çok fazla vakit ayıramadık. Ciddi bir stres ortamında, yarının ne getireceğinin belli olmadığı bir dönemdeydik. Şimdi ise ülkemizde teknoloji gelişti, imkanlar arttı. Ben devletimizin her kademesinde Ülkü Ocakları’ndan yetişmiş bir gencimizi görmek istiyorum. Bununla ilgili olarak da kendimizi yetiştirmemiz gerekmektedir. Ben Türk gençliğinin dünyadaki diğer milletlerin gençliğinde daha az zeki olduğunu düşünmüyorum. Başkalarının yaptıklarının daha iyisini biz yapabiliriz. Bunun için de sabırla kendimizi yetiştirmemiz gerekmektedir. Eğitime öğretime önem vermemiz gerekmektedir. Bir de tabi ki birlik ve beraberliği de sürdürmemiz lazım. Bütün samimiyetimle söylüyorum ki; bizim tek teminatımız Ülkücü Gençlik’tir.
Ü. O. : Efendim son olarak Beldibi sakinlerine ve kamuoyuna vermek istediğiniz bir mesaj var mı? Sizin eklemek istedikleriniz nelerdir?
İdris İspirli: Ben, Beldibi’nde yaşayan vatandaşlarımıza şunu ifade etmek istiyorum: Burası 1999 yılında kuruldu ve 13 yıllık bir belediye. 2014 yılındaki seçimlere -ama mahalle olarak ama belediye olarak- girildiğinde Beldibi Belediyesi 15 yıllık bir belediye olacaktır. Ben bu iki yıllık süreçte, gecemi gündüzüme katarak, Beldibi’nin alt yapı ve üst yapı tüm sorunlarını halletme azmindeyim. Bununla ilgili mali bir sıkıntımız yok, zamanla yarışıyoruz. 2014 yılında da Allah nasip ederse örnek bir belde olacağız. Altyapıya çok önem veriyoruz. Bu beldedeki tüm yolları parke taşıyla döşemek istiyoruz ki bir daha 15 – 20 yıl sorun yaşanmasın. Parkların hepsini bitirmek istiyoruz, spor alanlarının hepsini bitirmek istiyoruz bu arada yağmur suyu kanallarını bitirmek istiyoruz. Bu konu çok önemli. Biz bir kavşakta 500 bin lira yatırım yaptık, dereyi 150 metre kavşağın altından götürdük. Orada sel, arabaları sürüklüyordu ama şimdi vatandaş oradan geçtiğinde oradaki yatırımın farkında bile değil. Yani derenin toprağın altından aktığının farkında değil. Ama doğrusu budur. Biz Beldibi’nin yeraltını kablo döşer gibi yağmur suyu kanallarıyla döşüyoruz. Yağmur yağdıktan 10 dakika sonra tek damla su kalmaması gerekiyor. Batı’daki şehirlerde bu böyle, biz de bunu yapabilmeliyiz. 2014 yılında Beldibi’ni herkesin gurur duyacağı bir belde haline getirmek azmindeyiz, İnşallah bunu başaracağız.
Ü. O. : Ufuk açan bu söyleşi için teşekkür ediyor; Ülkü Ocakları Muğla İl Başkanlığı olarak başarılarınızın devamını diliyoruz.
İdris İspirli: Ben teşekkür ediyorum. Allah razı olsun.
Ülkü Ocakları Muğla İl Başkanlığı olarak, bu samimi ve sıcak söyleşiden dolayı ve göstermiş oldukları yakın ilgi ve misafirperverliklerinden dolayı Beldibi Belediye Başkanımız Sn. İdris İspirli’ye teşekkür eder; başarılı çalışmalarının devamını dileriz. Allah utandırmasın.