Basınımız neden güvenilir değil?

.

Basınımız neden güvenilir değil?

Sevgili okurlar, bu gün size kaliteli saygın gazete hazırlamak üstüne bir şeyler söylemek istiyorum. İster ulusal, ister yerel çapta olsun çıkarılan gazetelerin büyük eksiklikleri olduğunu okurlar farkettiği gibi biz gazeteyi üretip sizlere ulaştıran gazetecilerde farkediyoruz. Evet, okur haklı olarak “saygın güvenilir”  gazete bekliyor bizden.  İtiraf etmek gerekirse okurun bu isteğini karşılama noktasında başarılı değiliz.

İlçemizde hergün beş gazete çıkıyor iki de yerel televizyonumuz var.  Bu gazete ve televiyonlara yapılan ortak eleştiri “güvenilirlilik ve saygınlık” konusunda odaklanıyor. Ki bu eleştirler ekseninde son yıllarda “yandaş medya” kavramı diye bir kavram da girdi söz dağarcığımıza.

Gerçektende eksiğimiz sayılmayacak kadar çok. Ama sorunun kaynağını sadece gazete sahipleriyle yada gazetecilerle açıklamaya kalkarsak haksızlık yapmış oluruz.

Bu sorunun ortaya çıkmasında ilçemizde seçilmiş yada atanmış farketmiyor kamu yöneticilerinden tutun da siyasi parti yöneticilerine, Meslek kuruluşlarına, sivil toplum örgütlerine oda ve dernek temsilcilerine hatta tek tek bireylere varana kadar herkesin bir sorumluluğu var.

Basının görevi halkı doğru bilgilendirmek ve yönetenler katında neler yaşandığını, yönetilenlere; yönetilenler katında neler yaşandığının da yönetenlere iletmek değil midir?  Peki, hangi yöneticimiz kendi katında neler yaşandığının halka haber vermemizden hoşnut. Hiçbiri .

Demek ki, bir yerde demokrasiyi kavramamış eleştiri ve özeleştirinin toplumu ve bireyi ilerleten bir motor güç olduğununun farkına varmamış yöneticiler varsa, bu yöneticiler grubu belli bir ekonomik ve siyasi gücü elinde tutuyorsa ve bu güçlerini de hoşuna gitmeyen gazete yada gazeteci üzerinde demoklesin kılıcı gibi sallıyorlarsa, gazetecinin görevini özgürce yapabilmesinin ve tabiri caizse “adam gibi gazete çıkarmasının olanağı olmaz. 

Şu halde ilçemizdeki gazetelelerin hiçbiri beklenilen nitelikte çıkmıyorsa bunda ilçemizin kamu yöneticilerin siyasi partillerin sivil toplum kuruluşlarının ve Yurttaşlık bilinicine tam anlamıyla ulaşmamış vatandaşların da suçu var.

Bir bakıyorsun -seçilmiş olsun, atanmış olsun-  kamu yöneticileri hoşuna gitmeyan haber yapan gazetelerde yada tv lerde görev yapan gazetcileri kameramanları yöneticisi bulundukları kurum içine almıyorlar. Bununla da kalmıyorlar basının içinde bulunduğu ekonomik problemleri hafifletmek bir yana dahada zorlaştırarak, ilan reklam ambargosu uygulayarak, aboneliklerini feshederek gazeteleri cezalandırma yoluna gidiyorlar. Sebep idarecinin hoşuna gitmeyen yorum yada haber çıkmış!

Gazete sahibinin gazeteyi yaşatması için çalışan gazetecilere “aman kaleminize dikkat edin! “etliye sütlüye karışmayın”  “aman onu küstürmeyelim şunu küstürmeyelim” şeklinde yapmak zorunda kaldığı telkinlerle de gazetecinin eli ayağı bağlanmakta, ürettiği haber ve yazılarda “tatsız tuzsuz” olmaktadır.  İşte bu yüzden ilçemizde gazeteler kalitesizlikte biribirleriyle yarışlır hale gelmişlerdir. 

Öyleki bugün gazeteler ister istemez bir kurumun şirketin yâda çevrenin yandaşı konumuna düşürülmüştür. Kendilerine yeterince yandaş medya yaratamayan güç odakları işin kolayını da bulmuşlar. Olmadı  kendi sesi olacak bir basın yaratıyorlar  ve kendi haberini böylelikle kendileri yapıyorlar.  

Şimdi ortada “yandaş medya” sınıfında olan yayın kurumları var birde “sahibinin sesi” olan medya kuruluşları var.  

Herşeye karşın yandaş olmadan işini yapmaya çalışan gazeteci için “ Eğriye eğri, doğruya doğru demek kolay değil. Bu satırların yazarı olarak her ne kadar kolay olmayanı yapmaya çalışıyorsam da zaman zaman “acaba doğru mu yapıyorum” diye kendime soruyorum.  Zira bu halimle patronuma verdiğim zararın da farkındayım. Kimbilir yazdığım yazılardan dolayı gazeteye gelecek olan kaç reklamın kaç ilanın kaç aboneliğin iptaline sebep olmuşumdur.

Burada şunu hatırlatmadan geçemiyeceğim. En sert eleştirleri yaptığım halde bana karşı hoşgörü ve nazaketinden bir şey kaybetmeyen siyasi kişiliklerin sayıları azda olsa var. Ki bunların başında Ak Parti İlçe Başkanı Kadem Mete geliyor. Kendisine karşı yazdığım en sert eleştiri yazılarımda bile küsmek bir yana her defasında bizzat arayıp teşekür etme nezaketinde bulunduğunu da sırası gelmişken belirtmeyi ahlaki bir borç olarak gördüm .

Sonuç olarak; evet yerel gazeteler olması gereken nitelikte çıkmıyor. Ama bunun tek suçlusu gazeteciler değil. Yöneticinden vatandaşına herkesin “kendisini alkışlayan gazete” beklediği yerde ya yandaş gazete ya bizzat sahibinin sesi bir medya yâda suya sabuna dokunmayan gazete çıkar ki ona da gazete denmez. Olsa olsa “Fanzin” denir. Bazı “haftalık” gazeteler gibi…

 

Yorum Yap
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yorumlar (4)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.

Köşe Yazıları Haberleri