Başbakanlıktaki Çamaşır Makinesi Herşeyi Temizliyor

.

Başbakanlıktaki Çamaşır Makinesi Herşeyi Temizliyor

 

Sonbaharda olduğumuza bakmayın; Muğla ve ilçelerinde tam bir ilkbahar telaşı var.  Bodrum, Dalaman, Datça, Fethiye, Kavaklıdere, Köyceğiz, Marmaris, Milas, Ortaca, Ula ve Yatağan kıpır kıpır.  Haftalar öncesinden başladılar Cumhuriyet Bayramı'nı kutlamaya.  Derneklerin, vakıfların, sivil toplum kuruluşlarının, parti teşkilatlarının, okulların.. vb. organize ettiği konferans, panel, resim sergileri, şiir ve müzik geceleri gibi Cumhuriyet bayramı etkinliklerine nefes-nefese bile yetişilemiyor. Başbakan'a Cumhuriyet Bayramı'nda Amerika'ya gidiyor diye kızanlar var.  Oysa teşekkür etmemiz gerekir. 29 Ekim günü, Atamızın karşısına geçip SAP gibi duracağına,  “Ya Sev, Ya Terket” sözümüzü dinleyip, ülkeyi terk ediyor işte.  Üstelik yol haritasını “minareler süngü, kubbeler miğfer / camiler kışlamız, mü'minler asker..!” olarak çizdiği için başımıza getirmediler mi onu?   Ee, önceden nasıl icazet aldıysa, şimdi de yüzüne gözüne bulaştırdığı açılım-saçılımın hesabını vermek için gidecek tabii ki Amerika'ya.  Hem de orada Sap gibi bile durmasına izin verilmeyeceğini bile bile; hem de “Emriniz başım-gözüm üstüne” deyip iki büklüm yerlere kadar eğileceğini bile bile!

Dün (23 Ekim 2009) CHP Marmaris İlçe Teşkilatı olarak Fethiye'deydik.  CHP Fethiye ilçe Teşkilatı, Fethiye Belediyesi Kültür Merkezinde Cumhuriyet Paneli, ardından da Cumhuriyet kokteyli düzenlemiş. Saat:  16.30'da başlayacak olan panelin konuşmacılarından biri de CHP Grup Başkanvekili Kemal Kılıçdaroğlu.  Kalabalık olacağını tahmin ettiğimizden Marmaris'ten erkenden düştük yollara.  Saat 15.00 de salona girdiğimizde balkon dahil salonda oturacak yer kalmamıştı. Dışarıda kalanlar, salondakilerden daha çoktu.  Cumhuriyet paneline gösterilen ilgiyi, seçim mitinglerinde bile görmemiştim.

Marşlarla, alkışlarla ve halkın büyük sevgi gösterileri ile salondaki yerini aldı Kemal Kılıçdaroğlu.  Böylesine sevgi seli ile karşılanmış olmasından çok, halkın Ata'sına, halkın Cumhuriyet'ine sahip çıkmasından mutlu olduğu yüzünden okunuyordu.

Açılış konuşmasını yapan CHP Fethiye İlçe Başkanı Emrah Doğu, “Kimse bu Cumhuriyeti 'Alın bu sizin olsun' diye vermedi.  Bu vatan uğruna şehit olan herkesi rahmetle anıyorum.  CHP, Kuvay-i Milliye ruhunun siyasi cephesidir.  O öyle bir ruhtur ki, bugün bile emperyalist güçlerin karşısında dimdik ayaktadır” dedi.

Kemal Kılıçdaroğlu ise, özetle;

Adalet ve Kalkınma Partisi'nin diğer adının, “Aldatma ve Kandırma Partisi” olduğunu,

Türkiye'yi taşeron bir hükümetin yönettiğini,

Bu hükümet döneminde her şeyimizin satıldığını, bu olaylar karşısında tepki göstereceğimize alkışladığımızı, zamanında aklımızı kiraya vermeseydik, bugün AK Parti gibi bir kabus hükümetin olmayacağını, bu partiye oy vermeye devam edildikçe insanların sömürüleceğini, omuzlardaki yükün daha da ağırlaşacağını,

Demokrasinin bir sorgulama rejimi olduğunu, ülkemizde Cumhuriyet tarihinde ayrışmayı ilk kez iliklerimize kadar bu hükümet zamanında yaşadığımızı, önceden bir dayanışma ruhunun olduğunu ve artık bunu kaybetmek üzere olduğumuzu,

Ülkemizin ne sosyal devlet vasfının, ne de hukuk devleti vasfının kalmadığını, meclise defalarca “aile sigortası” yapılmasıyla ilgili teklif verdiklerini ama bunun hükümetin işine gelmediğini, hukukun ayaklar altında çiğnendiğini ve ülkemizde ilk kez, savcı ve hakimlerin suçluların ayağına giderek seyyar mahkeme kurduklarını ve göstermelik yargılama yapmak zorunda bırakıldıklarını,

Suçluların salıverilip, suçsuzların, en azından suçlu oldukları tespit edilmemiş insanların haksız yere hapishanelerde ölmeye terk edildiklerini,

Bir ülkeyi yöneten iktidar, birilerinin taşeronuysa, onun vatandaşlarına yararı olmayacağını, Başbakanın ABD'ye davet edildiğini, önceden nasıl icazet aldıysa, şimdi de yaptıklarının hesabını vermeye oraya gideceğini,

AK Parti döneminde yapılan yolsuzlukların Türkiye'nin hiçbir döneminde yapılmadığını, yolsuzluk yapan kişinin yolsuzlukların üzerine gidemeyeceğini, dolayısıyla da Başbakanlığa bir çamaşır makinesi konulduğunu ve tüm kirli işlerin bu makineye atılıp temizlenmiş gibi gösterildiğini, bir politikacı hesap vermekten kaçıyora, o kişinin karınlık işler yapıyor demek olduğunu açıklayan konuşmalar yaptı.

“Siz hiç Cumhurbaşkanı'nın dağdan inen PKK'lılar gibi coşkuyla karşılandığını gördünüz mü?”  diye soran Kılıçdaroğlu'na, katılımcılar hep bir ağızdan “Hayır” diye yanıt verdiler.   Bunun üzerine Kemal Kılıçdaroğlu, “O zaman biz bunları affetmeyeceğiz ve affettirmeyeceğiz. Bunların hesabını sandıkta soracağız. Bu bizim vatan borcumuzdur. Haramilerin ve karşı devrimcilerin iktidarı devrilmedikçe, Türkiye aydınlığa çıkamaz” dedi.

Kemal Kılçdaroğlu, Başbakanlıktaki çamaşır makinesinde her türlü yolsuzluğun, hırsızlığın aklandığını söylese de, kürt açılımı da deseniz, demokratik saçılım da deseniz bu katran karası lekeyi aklamaya hükümetin gücünün yetmeyeceğini düşünüyorum.  PKK bir terör örgütüdür.  PKK'nın terör örgütü olduğu ABD tarafından da AB tarafından da kabul edilmiştir.  Terör örgütü elemanı olmak suçtur.  Barış elçisiyiz diyen 8 kişi, “Biz PKK'lıyız” diyerek, suçlarını alenen kabul etmektedirler. Kaldı ki bir sınırdan geçmek için pasaport ibraz etmek gerekir.  Bu 8 PKK'lı ülke sınırlarından pasaportsuz girdikleri için ayrıca suç işlemişlerdir ve onları pasaportsuz içeri sokanlar da suçludurlar.   Yanlış bilmiyorsam hangi suçu işlemiş olursa olsun, sınırdan giren kişilerin önce askerlik yapıp yapmadığına bakılır. Yapmamış ise, önce adalete değil,  askeriyeye teslim edilerek askerliği yaptırılır, sonra adalete teslim edilerek suçlandığı konudan aklanması ya da cezasını çekmesi sağlanır.  Bu yapılmadığı gibi, bir de savcılar ve hakimler suçluların ayağına kadar giderek seyyar mahkeme kurmuşlardır.  Savcılar, hakimler işlenen suçun kanunda yeri yoksa, “Kanun koyucu” gibi karar verme, yani kanun koyma yetkisiyle donanımlıdırlar.  Yapılan eylemlerin kanunlarımızda açık-seçik suç olduğu yazılı iken, 3-5 dakikalık göstermelik sorgulamalarla teröristlerin serbest bırakılmasına benim minicik aklım, akıl erdirememektedir.

Yüksel Erdoğru

24 Ekim 2009

 

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Köşe Yazıları Haberleri