1977'de Türkmetal Sendikası Genel Sekreteri rahmetli Avni Çarsancaklı'nın isteği üzerine başladım. Sendikada yetenekli işçilere hizmet içi eğitim uygulaması yapılıyordu. Benden Beşeri Münasebetler konusunda ders vermem istendi. Hazırlandım Yoğunlaşmış kitapları okudum... Dale Carnegie'nin Dost Kazanma Sanatı adlı eserini temel aldım. Bizim kültürümüzden ve tanıdığım başarılı insanlardan örneklerle konuyu çeşitledim. Çok ilgi gördü. TÜRKİŞ'e bağlı sendikalardan istekler geldi. Hafta da birkaç gün derslere gitmeye başladım. Sonra ki siyasi eğitimlerimin temeline de bu konuyu koydum. Halen de öyledir.
Kuran-ı Kerimi çok çok okumaya çalışırım. Ve her okuyuşum da yeni anlamla keşfederim. Bugünler de yanımda taşıdığım ve beşeri münasebetlerle doğrudan ilişkili iki ayeti sizinle paylaşmak isterim:
Fussılet Suresi 34-35:
İyilikle kötülük bir olmaz. Öyleyse sen kötülüğü en güzel şekil de uzaklaştırmaya çalış. Bir de bakarsın ki seninle arasında düşmanlık olan kişi sıcak bir dost oluvermiş. Ama, kötülüğüne karşı iyilik yapmak özelliği, ancak sabırlıların ve erdemden yana nasibi olanların yapabileceği bir iştir.
Ali İmran Suresi 134:
İnancı güçlü olanlar, bollukta da darlıkta da Allah yolun da muhtaç olanlara yardımcı olurlar. Kızdıklarında kızgınlıklarını yenerler; insanların kusurlarını bağışlarlar.. Allah böyle davrananları, güzel ahlaklıları sever
Ne dersiniz?
Beşeri münasebetlerin bu altın kurallarını bir kâğıda yazıp yanımızda bulundurmaları ve sık sık okumalı değil miyiz? Elbette önce kendimedir sözüm
Başka?
Tek tek sayalım dilerseniz..
1.İnsanlarla selamlaşınız. Toplumunuzun selamlaşma adeti nasılsa öyle.. Peygamberimiz selamı yaygınlaştırın ve size verilenden daha güzeliyle karşılık verin diyor.
Kuran-ı Kerim'de cennetliklerin birbirini, selam selam diyerek selamlayacakları bildiriliyor.
2.İnsanlara gülümseyin Bir Çin atasözü gülümsemesini bilmeyen dükkân açmasın dermiş.
3.İnsanlara adlarıyla ve hoşlanacakları biçimde hitap edin
4.Kimseyle münakaşa etmeyin. Düşüncenizi münakaşa ortamı doğurmadan anlatmaya çalışın.. Tartışma başlamışsa artık karşınızdakini inandırmanız imkânsızdır. Münakaşada kazanan yoktur. Kazanırsanız karşınızdakini kaybedersiniz. Kaybederseniz hem münakaşayı hem karşınızdakini kaybedersiniz.
5.Kimseyi eleştirmeyin Eleştirerek kimseyi düzeltemezsiniz. Dolaylı anlatım en güzel yoldur.
6.Mutlaka eleştirmeniz gerekiyorsa önce onu övün.. Yani övülecek yanlarını dile getirin.. Sonra kendinizin de kusurları olduğunu bildirin.. Ve asla kişiliğini değil; davranışını eleştirin...
7.İnsanlara iltifat edin. Yani ondaki iyi yanları ve gelişmeleri ifade edin.. Ama asla samimiyetten ayrılmadan
8.İnsanlara içtenlikle ilgi gösterin.
9.Başkalarını, boş bakan gözlerle değil, anlayarak ve dinlediğinizi belirten sorular sorarak dinleyin.
10.İnsanlara onların ilgilenecekleri konulardan söz edin. Atın önüne et, köpeğin önüne ot konulmaz denilmiştir.
11. Her insanın önemli olduğunu bilin ve ona önemini hissettirin. İnsan eşrefi mahlukattır; çünkü zübde-i kainattır. Yaratılanların en şereflisi.. Evrenin özeti.
Diyeceksiniz ki nerede öz kültürümüzden, başarılı kişilerden örnekler. O dediğim beş saatlik söyleşide, bir köşe yazısında ancak bu kadar