Değerli okurlar geçenlerde Almanya’da günlük bir gazetede aşağıdaki yazı yayınlandı.
Bazı kısımlarını özetleyerek ve üzülerek tercüme ediyorum.
“12 ve 14 yaşlarında oğlum ve kızımla birlikte bu sene yaz tatili için Türkiye’ye gittik.
Seyahat acentası bize Marmaris isimli küçük bir turistik yer ve 5 yıldızlı otel tavsiye etmişti,
kabul ettik. 4 kişilik oda, herşey dahil günde 1000,— Euro ve 14 gün 14.000,— Euro fiyat aldık.
Buna Almanya’dan Dalamana 4 kişi gidiş geliş uçak fiyatı da dahil 4 kişi toplam yaklaşık
16200,—Euro verdik.
Daha ilk günde deniz kenarında satıcıların hücumuna uğradık aklınıza gelen herşeyi satmaya
çalışan ve almak istemediğimizi söylememize rağmen yapışıp rahatsız eden tipler dolu idi.
İçlerinde masaj yapmak isteyenler bile vardı…!
Sahilde bisiklet, motosiklet hatta sabah yürürken motorlu araçlar bile gidip-geliyordu.
Anladığımız kadarı ile bu turistik İlçeye daha çok 60-70 yaş arası Avrupalı kadınlar gelip kendilerini
bazı gençlere ellettirmek istiyorlar. Gece nereye giderseniz bu durumu görebiliyorsunuz.
Almanyadaki Türk arkadaşlar bizi affetsin ama Türkiyeye ilk defa gittik hiç memnun kalmadık.
Sokaklarda trafik cellat gibi, yaya geçitlerine dikkat sıfır. Direksiyona oturan kendini kral sanıyor.
Çocuklarımıza bu durumu göstermemek için büyük efor sarfettik.
Bir daha gelmemek için eşimle aramızda karar aldık”.
*****
Değerli okurlar böyle mi olmalı idi? Daha ilk defa basından bazı yerlerin kapatıldığını duyuyoruz.
Neden bugünlere kadar beklenildi? Sahilleri, trafiği kontrol altına almak bu kadar mı zor?
Hep kaybettikten sonra veya yandıktan sonra mı harekete geçeceğiz?
Önceden tedbir almak bu kadar mı zor?
Geçen günde Marmaris’te İngiliz televizyoncular arabaların park ederek çift yolu teke düşürülen
Tapu sokağının alt tarafını çekiyorlardı. Herhalde ülkelerinde gösterecekler yoksa neden çeksinler?
Hem Ülkeye girecek ve çok ihtiyacımız olan dövizlere mani oluyoruz, hemde dünyanın gözü önünde
kendimizi cahilce küçük düşürüyoruz, sonrada kendimize değil yabancılara kızıyoruz…