Alevi Çalıştayları'nın altıncısına katıldım. "Konuştay" demek belki daha doğru...
Konuşmalar birbirini kovaladı.
Konunun içinde konuşanlar da oldu, bellediğini anlatıp duranlar da...
Kendisinin geçmişte ve bugün de Marksist olduğunu, hayatı anlamakta Marksizmin kendisine yettiğini anlatan birisi de konuştu. Kendi hayatını ve gelişmelerini anlatırken, metafiziği anlamak için Aleviliği incelediğini ve bu yolla ateist olmaktan kurtulup panteist olduğunu söyledi.
Güzel konuşan biriydi. Çok okuduğu da belliydi. Buraya kadar anlattıkları kendi hayatıydı.
Ne denilebilir ki?
Ama hemen niyetini belli etti. Sünni kökenli olduğunu ve Alevileştiğini söylüyordu.
Neden olmasın?
Aleviliğin ne olduğunu anlatmaya başladığında ise olmaması gereken alanlara girmeye başladı. Öncelikle kendisinin anlattığı Aleviliğin tek doğru olduğuna ve söz gelimi "CEM VAKFI\'nın ifade ettiği Aleviliğin tehlikeli olduğunu" söylüyordu... Tehlikeli...
Ve tipik bir toptancı ideoloji bağımlısının düşünce biçimini ortaya koyuyordu. Tehlikeli...
Peki neden tehlikeli?
Çünkü bu arkadaşa göre CEM VAKFI, Aleviliği İSLAM içinde gösteriyordu.
Aleviliği Marksist ideoloji penceresinden değil de "ilim" yöntemleriyle incelediğinde CEM VAKFI'nın doğruları anlattığını görmemesi mümkün değildi... Çünkü zeki bir insan olduğu besbelliydi.
Ama neylesin ki halen Marksist idi... Çok kolaycıydı... Basite indirgeyip çözümlemek zihin alışkanlığıydı... Hululu, tenasühü Aleviliğin esası sayıp Brahmanizme, Budizm'e yolculuk yapıyordu.
"İslam olmasın da ne olursa olsun"culardandı...
"Tehlike" diye adlandırmak gerekirse asıl tehlikenin kendi tanımları olduğunun ayrımında değildi... Batılı kimi "kapitalist emperyalistler"in neden Aleviliği İslam'dan koparıp ayrı din haline getirmek istediklerini kavrayamıyor muydu?
Yoksa?..
Bilemem...
Dönelim biz gerçeğe...
Gerçeğe "huuu" diyerek dönelim.
Kestirmeden söyleyelim ki Alevilik İslam'ın irfani yorumudur. Alevilik, Alicilik demektir. İslam Peygamberi\'nden sonra İslam'ı Ali ve soyunun seçkinlerinin yolundan yaşamaktır Alevilik; ve Aliciliktir işin esası...
Şiilik ile Aleviliğin ayrıldığı yer ise fıkıh ve tasavvuf ayrılığıdır. Şiilik fıkıh Aleviliğidir. Alevilik tasavvuf Şiiliği...
Bu kadar mı?
Değil elbette...
Türkiye Aleviliği ise konuştuğumuz; Türklerin Müslümanlaşmasında birinci ve birincil etki sahibi Mansur oğlu Hüseyin'in etkilerini de görmeliyiz: Vahdet-i Vücut...
Halacı Mansur'un yolunun en büyüğü Hoca Ahmet Yesevi ile yolda billurlaşan Türk töresi etkilerini de hesaba katmadan olmaz.
Hoca Ahmet Yesevi'nin halifesi Hacı Bektaş Veli ile Anadolu birikiminin katkılarını da hatırlamalıyız.
Osmanlı'nın himayesi altındaki Bektaşilerin içine, Osmanlı\'nın takibatından kurtulmak için sığınan Haydari, Kalenderi, Hurufi gibi yolların yolcuların etkilerini de yok sayamayız.
Zaman ve mekânın her yol ve yöntem üzerindeki etkilerini de anlamalıyız.
Sonra dönüp işin esasına bakmalıyız ki: "Alevilik İslam'ın özüne özgü bir yorumdur." Ötesi, bilgisizlik ya da niyet başkalığı...
Bir çalıştay konuşarak bitti. Yeni bir toplantının "çalıştay" haline geçmesi dileğiyle... Sonra da iş ve eylem...
Alevilik Çalıştayı'ndan...
.
Yorum Yap
Yorumlar (4)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.