ADALETİ MAHKEMELERDE DEĞİL YÜREKLERDE A

Halil CANDA

                Ünlü bir hikaye vardır. Pek çoğunuz duymuşsunuzdur.

            Bir gün Hz. Ali'nin sevenlerinin çok olduğu Küfe'den, bir Arap tüccar, devesiyle Şam'a gelmiş. Şam sokaklarında dolaşırken yanana gelen bir adam:

 
- ‘’Bu dişi deve bana ait ver devemi ‘’ demiş. Başlamışlar tartışmaya.Küfe'den gelen adam, "Bu deve benimdir,görmüyor musun üstelik dişi değil, erkektir"diye itiraz etmişse de anlaşamamışlar.Göz göre göre erkek deveye dişidir demiş.Gördüklerine ,duyduklarına inanamayan Kufel son çareyi Şam’In yöneticisi Muaviye’ye başvurmakta bulmuş.

Muaviye  halka açık bir meydanda bir meclis kurdurmuş.
Küfe'den gelenle Şam'da deveye sahip çıkan yerliyi dinledikten sonra, kararını açıklamış:


-Bu dişi deve Şamlınındır!


Sonra toplananlara dönmüş ve sormuş:


- Ey cemaat, bu dişi deve kimindir?


Cemaat hep birlikte bağırmış:


-Şamlınındır!
Küfeli şaşkın bir vaziyette devesinin ardından bakakalırken, Muaviye onu yanına çağırmış:
- Ey Küfeli, dinle! Sen de ben de biliyoruz ki, bu deve senindir ve dişi değil, erkektir. Ama sen Küfe'ye dönünce gördüklerini Ali'ye anlat ve de ki: "Ey Ali, Muaviye'nin, dişi deveyi erkekten ayırt edemeyen, o ne derse evet diyen 10 bin adamı var! Ayağını denk al!"

   Türkiye’nin de Ortadoğu’nun da durumu bugün bundan  pek farklı değil. İnsanların doğrusunu yanlışını tartışırken ,hangi tarafta durduğuna göre değerlendirdiğimiz için doğrular da yanlışlar da bir yerde şaşıyor.

   Adaleti mahkemelerden önce insanların vicdanlarında aramak gerekiyor. Konuşması gereken yerde vicdanlar susuyorsa , bir insanın uğradığı haksızlığa göz yumuyorsa koca bir millet , insan geleceğe de umutla bakamıyor.