Gündem Gazetesi

VATANINA HOŞ GELDİN USTA

07 Ocak 2021 Perşembe 15:16

 

 

 

 

            Birçok dostuma yataklarının başucunda bir Karacaoğlan kitabı bulundurmalarını ve yastığa baş koymadan önce ondan birkaç şiir okumalarını önermişimdir. Bunu önemi şuradadır ki, Yunus Emre, Köroğlu, Pir Sultan Abdal, Nasrettin Hoca gibi Karac’oğlan’dan okumak bizi, sonsuz nimetiyle beslendiğimiz bu topraklara, bu topraklarda yaşamış geçmiş kuşakların yarattığı güzelliklere, en büyük servetimiz olan dilimize bağlar.

            Ömrünü halk kültürünün araştırılmasına adamış Profesör İlhan Başgöz, ABD’de çaresiz bir hastalıktan kıvranırken tedavisinin Türkiye’de devam etmesini istemiş. Doğan Hızlan’ın ricası üzerine Sağlık Bakanlığının teşekküre değer bir jestiyle bir ambulans uçakla Amerika’dan alınıp Türkiye’ye getirilerek Ankara’da bir hastaneye yatırılmış.

            Ömrü uzun olsun, İlhan Başgöz’ün hayatının kalan bölümünü Türkiye’de geçirmek istemesi, vatanına ve milletine bağlı her insanın isteğidir.

            EN İYİ SOLCU HASTA VEYA ÖLÜ SOLCUDUR

            Ne de olsa en iyi solcu, hasta veya ölmüş solcudur! Yüzlerce akademisyeni bir kararname ile üniversite dışına atan sistemin, Ruhi Su gibi ölümcül bir hastalığı için yurt dışına çıkmasına izin vermeyen devletin İlhan Başgöz’e sahip çıkması, kuşkusuz onun uluslararası ünü olduğu kadar, artık sisteme zarar veremeyecek bir durumda olmasıdır.  

            Başgöz, 1923’te Sivas’a bağlı Gemerek ilçesinde doğmuş bir öğretmenin oğludur. Pir Sultan’ın asıldığı, Âşık Veysel’in bir köyünde yaşadığı Sivas’ta okumuştur. 1940’ta Dil Tarih Coğrafya Fakültesi’ne girmiş, 1948’de buradan mezun olmuş, 1940’ta halk edebiyatı konusunda hazırladığı tezle doktor olmuştur.

            BARIŞ AKADEMİSYENLERİ GİBİ

Ne var ki, şimdi olduğu gibi o yıllarda da solcular için Türkiye’de cadı kazanı kaynatılmaktadır. Bazı solcu bilim adamları gibi onun da üniversitedeki görevine son verirler. Tokat Lisesine edebiyat öğretmeni olarak atarlar. Fakat burada da rahat bırakmazlar, işine son verirler. 1953’te tutuklayarak iki yıl hapiste yatırırlar.  Adında “Demokrat” sözcüğü olan ve demokrasi vaat ederek iktidara gelen partinin iktidarı, Tek Parti Döneminden devraldığı solcu ve halkçı düşmanlığına devam etmektedir. Kimler bu çarkın içinde ezilmeye çalışılmamıştır ki: Rıfat Ilgaz, Sabahattin Ali, Nazım Hikmet… Adında “Adalet” sözcüğü bulunan parti iktidarında Barış Akademisyenlerine yapıldığı gibi…

            Bu şartlarda İlhan Başgöz’ün ABD’ye gitmesini yadırgamamak gerekir. ABD, yemeyenin malını yiyivermektedir. Bilim adamlarına olanaklar sunmaktadır. Alman Nazizminden kaçıp ABD’de çalışmayı tercih edenler gibi ne kadar çok Türk bilim insanı vardır. Başgöz de burada Türk halk edebiyatı ile ilgili çalışmalarına devam etmiş, İngilizce yapıtlar ortaya koymuş, İngilizce ve Fransızca makaleler yazmış, araştırmaları yönetmiştir. Yıllar sonra birikimini Türkiye’deki öğrencilerle paylaşmak için Bilkent, ODTÜ ve Van 100. Yıl Üniversitelerinde dersler vermiştir.

“SENİN EMEKÇİN OLAYIM”

Türkiye’ye döndüğü uçakta, kendisi gibi yurtsever halkçı bir şairimiz olan Enver Gökçe’den okuduğu bir şiir ne kadar da anlamlıdır. Bu şiir, biz yolundan dönmemeye ahdetmiş, devletten gördüğü zulüm karşısında halkına hiç küsmeyen halkçıların duygularına tercümandır: “Ekmek kokuyorsun hafifçe ey/ Üretime başlayalım pay alalım pay/ Yıkalım çelişkiyi beraber işe başlayalım/ Hay kardeşim hay/ Bireyci olmayalım/ Hep beraber işleyelim/ Can derdine düşmeyelim/ Vay kardeşim vay/ Ateşle suyla ve undan yapılmışsın/ Senin emekçin olayım şen olasın türküsü/ Dost kokusu dost selamı Türkiye” ((Hürriyet gazetesinin 6 Ocak 2021 tarihli sayısının 4. sayfasından alınmıştır)

Ustamıza “vatanına ve halkının kucağına “yeniden hoş geldin” derken, yatağınızın başucunda bir Yunus Emre, Pir Sultan Abdal, Köroğlu, Karacaoğlan, Dadaloğlu, Âşık Veysel seçkisi bulundurmanızı herkese yeniden öneririm. Küresel Salgın döneminde bezgin ruh halimize iyi geleceğine kalıbımı basarım. (6 Ocak 2021)