Gündem Gazetesi

MİLEN HATTI

23 Ağustos 2019 Cuma 12:57

Aşağıdaki yazıyı paylaşmadan önce bir arkadaşa özetini anlattım ve “Bu sana günümüzde nereyi hatırlatıyor?” diye sordum. Bir çırpıda doğru yanıtı verdi. Benzerlik bu kadar olurdu!
İtilaf Devletleri Birinci Dünya Savaşı’ndan galip çıkınca, “fırsat bu fırsattır!” diyerek Türkiye’nin elde kalan topraklarını da aralarında paylaşmak istediler. Bu paylaşımdan pay almak isteyen İtalyanlara Antalya’dan Menderes Nehrine kadar olan bölgeyi verdiler ve Yunanistan’a da İzmir çevresinde bir pay ayırdılar.
Fakat İtalyanlarla Yunanistan, anlaşamıyordu. 19 Mayıs 1919’da Yunanlılar İzmir’i işgal edince Türk Kuvayı Milliyesi, İtalyan işgal bölgesini üs edindi. İtalyanlar, İzmir kendilerine bırakılmayınca Yunanistan’a da yar edilmesini istemiyordu. Yunanistan başbakanı Venizelos, İtalyanlar gibi Yunanlılar üzerine saldırılar düzenleyen Türkleri de Yüksek Konsey’e şikâyet etti. Yüksek Konsey, 18 Temmuz 1919’da Karargâhı İstanbul’da bulunan İngiliz Karadeniz Orduları Kumandanı General Milen’den (Milne olarak yazılır), herkesin işgal edebileceği sınırları saptamasını istedi. İstanbul’daki Üç Yüksek Komiser (İngiliz, Fransız ve İtalyan) 2 Ağustos’ta harekete geçti. Ertesi gün konuyu İstanbul Hükümetine de bildirdi. 5 gün sonra Milen İzmir’e gelerek İngiliz ve Yunan kurmayları ile ortak bir toplantı yaptı.
10 Ağustos 1919’da Milen Yunan İşgal Kuvvetleri Başkomutanı Paraskevopulos’a bir yazı gönderdi. Yazıda “İtilaf ve Türk kuvvetleri arasında bir sınır çizilecek. General Hamburg başkanlığında bir karargâh oluşturuldu. Yunanlıların işgal ettiği bölgenin bir haritasını gönderin ve benden izin almadıkça işgal sınırını aşmayın” deniliyordu.
19 Ağustos’ta Milen Türk Hükümetini ve bölgede Yunanlılara karşı faaliyette bulunan 57. Tümen’i tehdit etti: “Müttefik kuvvetlere yapılan saldırılara son verilmezse Yunan birliklerine ileri mevzileri işgal etmeleri için emir vermek zorunda kalacağım!”
23 Ağustos’ta 17 gündür süren Alaşehir Kongresi, Mil en’in tehdidine cevap verdi. Yazıda “Kuvayı Milliye Yunan tehdidine karşı kuruldu. İşgal gerekiyorsa, sınırlı kalması şartıyla bunu uygarlıkla donanmış İtilaf Devletleri yapsın!” deniliyordu. İtilaf devletlerinin işgal ettikleri yerlerde Yunanlılar gibi zulüm yapmayacağına ve onların işgalinin geçici olacağına inanılıyordu. Yunanistan ise İzmir çevresindeki Rum nüfusu (soydaşlarını) bahane ederek buralara yerleşeceği anlaşılmıştı.
9 Eylül günü (1919), Milen, Yunan kuvvetlerine, saldırıya uğramaları halinde sınırlı bir saldırı için izin verdi. Bunun için İngiliz Hacar, Yunan Kondos, İtalyan Berkara’dan oluşan bir komisyon da kuruldu. 2 Ekim’de Milen, önerdiği sınırı Yüksek Konsey’e sundu ve Yunan kuvvetleriyle Türk kuvvetleri arasında İtilaf askerlerinin sokulmasını önerdi. Konsey bu öneriyi kabul etti. 11 Ekimde Milen, Yunan kuvvetlerine mutlak bir serbestlik verdi. 3 Kasım’da da, İstanbul hükümetine, işgal sınırını bildirerek Türk kuvvetlerinin 3 km. geri çekilmesini önerdi. Ali Rıza Paşa Hükümetinin Harbiye Nezareti, isteğe olumsuz yanıt verdi. Milen 11 Aralıkta İstanbul Hükümetinden kuvvetleri Milen hattından geri çekmeyi reddeden Harbiye Nazırı Cemal Paşa ile Genelkurmay Başkanı Cevat Paşa’nın görevden alınmasını istedi.
23 Mayıs 1920’de, Milen, Yunan kuvvetlerine, karşı saldırıda, eski yerlerine geri dönmek şartıyla 3 km.lik sınırı aşabileceklerini bildirdi. 10 Haziran’da Milen, İzmit bölgesinde de Kuvayı Milliye ile İngilizler arasında bir sınır çizmekle görevlendirildi. 14 Haziran’da da hükümetine şu raporu verdi: “İngilizler Derince’nin batısına çekilmediği takdirde, Ali Fuat Paşa saldırıya geçecek. Elimdeki kuvvetler, İstanbul’da düzen sağlayacak çapta değil. Ya ek kuvvet gönderilmeli ya da Kuvayı Milliye ile siyasi bir anlaşmaya gidilmelidir.”
İşgalciler arasında da bir sürü çelişkiler vardı. Fransızlar, General Milen’den hoşlanmıyor ve onun Kuvayı Milliyeye hoşgörü gösterdiğini ileri sürüyorlardı. Milen’in görevden alınmasını istedilerse de İngilizler bunu reddettiler.
22 Haziran 1920’da Yunanlılar Milen hattını geçerek genel bir saldırıya geçtiler. 4 Kasım 1820’de İngilizler, Milen’i mareşalliğe terfi ettirdiler ve yerine General Harington’u atadılar.
Yunan saldırıları üç dalga halinde 1920 ve 1921 yıllarında devam etti. Türklerin çekilişi Sakarya Savaşına kadar sürdü. 26 Ağustos 1922’de Büyük Taarruz, emperyalistlerin çizdiği bütün hatları dümdüz ederek Yunanlıların denize dökülmesiyle sonuçlandı ve başta İngilizler olmak üzere İtilafın emperyalist doğu siyasetinin iflasına yol açtı. Mazlum milletlerin milli bağımsızlıklarının önü açıldı.
Yüz yıl önce Türkiye üzerine çekilen hatlar, işgal bölgelerinin derinliği, güvenlik koridorları, size günümüzden bir şeyler hatırlatıyor mu? Neleri hatırlatıyor?