Gündem Gazetesi

MAHMUT ESAT BOZKURT NEDEN İSTİFA ETTİRİLDİ?

10 Ekim 2020 Cumartesi 12:10

 

 

 

 

 

2 Ekim günü paylaştığım “Tek Parti Döneminin Milliyetçiliği” başlıklı yazımda “Medeni, Kanun’un kabulünde önemli rol oynamış Adalet Bakanı Mahmut Esat Bozkurt’un ‘Türk olmayanların Türk vatanında bir hakkı vardır, o da hizmetçi olmak, köle olmaktır’ diyebilmiştir” diye bir cümle vardı.

Zaten yıllardır bilinmekte olan bu sözleri bazı okurlarımız ilk kez duymuş olabilirler ve Medenî Kanun’un kabulünde Adalet Bakanı olan birinin bu sözleri söylediğine ihtimal de vermemişlerdir. Sosyal medyadaki okurlardan biri bu sözün kaynağını sordu. Yalnızca bunun Bütün Dünya dergisinde yayımlandığını belirtmekle yetindim.

Sorduğu iyi de oldu. Bütün Dünya’nın bendeki sayıları içinde yazının yayımlandığı Mart 2019 sayısını buldum.

Bir söz üzerine kalem oynatır, fikir yürütürken onun hangi vesileyle, ne zaman söylendiğine bakmak ve konuşmanın ve yazının bütünü içinde yorumlamak gerekir.

ÖDEMİŞ’TE ADAYLIĞINI AÇIKLARKEN

Cengiz Özakıncı, Bütün Dünya’nın sözünü ettiğimiz sayısının 60-64 sayfalarını kapsayan “Adliye Vekili Mahmut Esat Bozkurt’un Irkçılıkla Suçlandığı 1930 Ödemiş Söylevi” başlıklı yazısında anlattığına göre 1930’da CHP ile Serbest Fırka’nın seçimlere gireceği 1930 Eylülünde Ödemiş Hükümet Dairesinde bir nutuk söylemiş ve nutuk “kesif bir halk kitlesi tarafından derin bir alaka ile dinlenmiş ve şiddetle alkışlanmıştır.

“Aziz Ödemişliler, Muhterem müntehiplerim (seçmenlerim)” diye söze başlayan Bozkurt, hangi partiden aday olacağı gibi bir soruyu açıklığa kavuşturmak için kendisinin bütün varlığı ile Cumhuriyet Halk Fırkasının malı olduğunu söylemekle söze başlamakta, Serbest Fırka’ya çatmakta ve şöyle devam etmektedir:

 “Cumhuriyet Halk Fırkasının azasındanım çünkü bu fırka bu vatanın maddi, manevi varlıklarını yabancıların ellerinden alarak Türk milletine verdi” (Cümlenin burasında (…) olarak geçilen kısım atlanmıştır. Düne kadar vapurlarda, şimendiferlerde, memleketimizin bütün ticari ve mali müesseselerinde kimler çalışıyordu ve bunlar kimlerin ellerinde bulunuyordu. Türk olmayanların değil mi? Bugün kimlerin ellerindedir? Türklerin! Bütün bunlar Cumhuriyet Halk Fırkasının mahsulüdür. Bağlar, bahçeler, hatta dağlar, ovalar, mal mülk memleketin iktisadiyatı Türk olmayanların ellerin de değil miydi? Bugün bütün bunlar Türklerin ellerine geçti. Bu da Cumhuriyet Halk Fırkasının siyasetinin semeresidir. Düne kadar yabancıların yanında amelelik yapan binlerce Türk’ün bağ, bahçe, mülk sahibi olduğunu görüyoruz.

Cumhuriyet Halk Fırkasındanım. Çünkü bu fırka bugüne kadar yaptıkları ile esasen efendi olan Türk milletine mevkiini iade etti. Benim fikrim, kanaatim şudur ki, dost da düşman da dinlesin ki, bu memleketin efendisi Türk’tür.  Öz Türk olmayanların Türk vatanında bir hakkı vardır, o da hizmetçi olmaktır, köle olmaktır. (bu satırlar Özakıncı’nın aktardığı metinde de siyah dizilmiştir.)

Adliye Vekili konuşmasının devamında İsmet Paşa’nın şimendifer siyasetini övmektedir. Hükümetin vergi politikasını savunmaktadır. Yazar kaynak olarak Hâkimiyeti Milliye gazetesinin 10 Eylül 1930 tarihli sayısını göstermekte “Adliye Vekili B.in Ödemiş’te Nutku” başlıklı haberin bir bölümünün fotoğrafını da vermektedir.

Olayın buraya kadarki kısmından Bozkurt’un daha önce Rum, Ermeni, Yahudi gibi Müslüman olmayan azınlıklar elinde olan toprak ve arazilerin, CHP sayesinde Türklerin eline geçmesiyle övündüğü anlaşılmaktadır. Memleketin ticaret, işletme ve toprak gibi zenginliklerinin Gayrimüslimler elinde iken Kurtuluş Savaşı sonrasında bölgeyi terk etmeleriyle yerli mütegallibe eline geçtiği bilinen bir gerçektir. Bu zaten birçok kitapta yazılan ve belleklerde de yer eden bir gerçektir. Burada yeni ve irkiltici olan “Öz Türk” olmayanlara biçilen “hizmetçilik ve kölelik” kavramlarıdır.

Konunun bundan sonrası ilginç bir mecraya girmiş görünüyor. Hükümetin bu nutuktan rahatsız olduğu ve Bozkurt’tan sözlerini açıklığa kavuşturmasını istediği anlaşılıyor. 22 Eylül 1930 tarihli Hâkimiyeti Milliye’de Bozkurt’un bir “tavzih”i yayımlanmıştır. Bozkurt bu demecinde konuşmasını şöyle açıklığa kavuşturuyor:

ÖZRÜ KABAHATİNDEN BÜYÜK!

“Ben Ödemiş nutkumda bu memleketin efendisi Türklerdir, Öz Türk olmayanların hakkı hizmetçiliktir köleliktir demekle misafirlerimiz olan ecnebileri kast etmedim. Esasen bir memleketin dâhilî siyasi münakaşalarında yabancıların yeri yoktur ve olamaz.  Benim kastım teşkilatı esasiye mucibince Türk olup halen Türkiye’den başka milliyet iddia edenler varsa onlardır. Türk harsını (kültürünü) samimi kabul edip de Türk’üm diyene sözüm yoktur.”

Bu açıklama hükümeti tatmin etmemiş olmalı ki Bozkurt’un istifasının istendiği anlaşılıyor. Bu karışık ve dolambaçlı anlatımlardan sonra Bozkurt’un yazdığı istifa yazısı Cumhuriyet gazetesinde yer almıştır. Gazete istifa haberini verirken ”Elhamdülillah” başlığını kullanmıştır. Bozkurt istifa yazısında, Ödemiş’teki konuşmadan söz etmemekte, “Birkaç kez istifa etmek istediği halde “Başvekil Hazretleri”nin bunun kabul etmediği bilgisini verip Serbest Fırka ile mücadeleyi bir görev kabul ederek istifasının kabulünü istemektedir.

Konuyu gündeme getiren Özakıncı, Ödemiş söylevinde geçen “birkaç söz”ün devlet tarafından onaylanmayarak Bozkurt’u istifa ettirdiği bilgisini vermekte, buna rağmen “1930’dan bu yana 89 yıldır, Türkiye’yi etnik ayrılıkçılıkla parçalamayı amaçlayan etnik ayrılıkçılarca Türkiye Cumhuriyetini ırkçılıkla suçlamak ve böylece kanlı terör eylemlerini haklı göstermek üzere kullanılmaktadır.” demektedir.

Bu sözün hele Adalet örgütünün başında bulunan bir bakanın ağzına yakışmadığı açıktır. Öte yandan bakan, Hıristiyan azınlıklardan söz ettiği apaçıkken hükümetten tepki gelince sözü çevirmiş, “yabancıları” kast etmediğini ileri sürmüş, daha büyük bir pot kırarak Türkiye’de Türk devletinin nüfus kâğıdını taşıyan azınlık unsurları kast ettiğini ileri sürmüştür. Bakana göre Türkiye’de iki türlü vatandaş vardır: “Öz Türk” olanlar ve “Öz olmayan” Türkler. Bu apaçıktır ki bir ırk ayrımıdır. Bunun tepki çekmemesi beklenemezdi…  (10 Ekim 2020)