Gündem Gazetesi

AKP NEDEN YIKILMAYA MAHKÛM?

09 Kasım 2019 Cumartesi 10:52

Kimsenin şüphesi olmasın AKP yıkılmaya mahkûm bir partidir.

AKP, Türkiye’nin parlamenter sistemini yok ederek sultanlık dönemini aratmayacak bir yönetim modeline geçti.  Bu siyasi sistem Türkiye’ye dar geliyor ve sağından solundan patlıyor. Buna vurulan yamalar fayda etmeyecek.

AKP Türkiye’nin yaklaşık 150 yıllık modernleşme projesinin kazanımlarını adım adım yok ederek Türkiye’yi bir Ortaçağ devleti haline getirmek istiyor. O’nun yönü geleceğe değil, geçmişe dönüktür. Türkiye’nin sosyolojik yapısı bunu kaldıramıyor.

Başlıcaları bu ikisi olmak üzere AKP’nin aşağıda sıraladığım uygulamalarının toplumda kalıcı karşılıkları yok. AKP şu nedenlerle de kaybetmeye mahkûm.

Toplumun yerleşik ahlaki değerleri sayılan doğruluk, eşitlik, dürüstlük gibi kavramlar, AKP iktidarı altında büyük bir aşınmaya uğradı.

Adalet duygusu büyük ölçüde zedelendi. Kuvvetler ayrılığı ortadan kalktığı için kimse mahkemelerin adaletli karar vereceğine inanmıyor.

Düşünme ve inanç özgürlüğü ayaklar altına alındı. Kimse düşüncelerini söz ve yazıyla ifade etmesinin güvence altında olduğundan emin değil.

AKP, toplumu şimdiye kadar görülmemiş derecede kendisine oy verenler ve vermeyenler diye böldü.

AKP, ekonomiyi kötü yönetiyor. Devlet gelirlerini şimdiye kadar olmadığı kadar kendi yandaşları arasında paylaştırıyor. Servetler hızla el değiştiriyor. İhaleleri istediğine veriyor, artık yarattığı yeni bir zenginler sınıfının desteği ile ayakta duruyor.

AKP, devlet kadrolarını yandaşlardan seçiyor, alabildiğine partizanlık yapıyor. Liyakat ayaklar altında.

AKP zorla veya çeşitli çıkarlar sağlayarak medyanın çok büyük bir bölümünü kendi emrine aldı. Böylece medya ile yurttaşların eğilimleri arasında büyük bir zıtlık oluştu, yandaş medya da yurttaşlar nezdinde itibarsız hale geldi.

Gerek seçimler öncesindeki olağanüstü önlemlerle, gerekse seçimler sırasında AKP, partiler ve adaylar arasındaki serbest yarışı ortadan kaldırdı. “Her ne pahasına olursa olsun” seçimleri kazanma çabasına düştü. Seçim sonuçlarına asla razı olmak istemediğini de gerek genel, gerek belediye seçimlerini yenileterek, gerekse seçilmiş belediye başkanlarını görevden alıp yerlerine kayyım atayarak gösterdi.

AKP iktidarı, iktidarda kalmak için zor kullanma yolunu seçti. Yasaklamalarla ve güvenlik güçlerinin müdahalesi ile gösteri hakkını ortadan kaldırdı. Bu yolu seçenlerin, iktidarlarını bir süre devam ettirebileceklerini ama sonunda apar topar yıkılacaklarını tarih birçok olayla kanıtlıyor.

Gerginlikten yararlanarak ayakta kalma stratejisi, AKP sözcülerini muhalefet için aslı olamayan suçlamalara sevk etti, dolayısıyla onun “doğru söylemeyen” bir parti olduğu damgasını yemesine sebep oldu.

AKP iktidarı, iç politikada olduğu gibi dış politikada da gerginlik politikasından yararlanmak istediği için Türkiye’yi dünyada yapayalnız bıraktı. Bu yalnızlığını haksız olarak “Herkes Türkiye’ye düşman” diye açıklıyor.

AKP, yurt içindeki düşmanlaştırma politikasını sınır ötesine de taşıyarak başka halklar üzerinde egemenlik kurma sevdasına kapıldı. Onun bu tutumu onlarca, hatta yüzlerce yıl kapanmayacak yaralara sebep oluyor.

Bu yazıda anılan “AKP”yi, onun başkanı olan ve Cumhurbaşkanı sıfatıyla ikisini birlikte kullanan “Recep Tayyip Erdoğan” olarak da anlamak mümkün. Çünkü AKP, parlamenter sistemde alışılmış bir parti olmaktan çıkarak Erdoğan’ın iktidar aracı haline geldi. Dolayısıyla bu partinin akıbeti iyi görünmüyor.