1980 li yıllar ayda bir Trakyadaki bayilerimizi ziyaret ediyorum.
Bilindiği gibi bu yöremizinde akşamcıları meşhurdur.
-Hoş geldin abi...Bak kimseye söz verme,akşam bendeyiz..
İşmi yapacağız, rakı mı içeceğiz, onların evlerinden kaytarmasına
vesile mi olacağız?
-Alo..Hanım İbram bey gelmiş akşama yemeğe bekleme. Ayıp olur...
-Dur arkadaş, ben içmem. Zaten işim çok ziyaretler fazla...
***
Hepte ilk durak Çerkezköy sonra Çorlu. İyi otel burada,rezarvasyon
çok önceden yapılmış ne desen boş.
-Tamam be Eyüp ufak bişi yaparız be yavv.. Nasılsın iyimisin v.s...
İşim bitti,akşam oldu,mağazada buluştuk.
-Geç kaldın be yavv, çabuk atla arabaya...
-Eyüp Aga Havuzluya gitmiyecekmiyiz? Ne arabası?
-Yok be yavv, izinde almışken Tekirdağ Çukur’a Çukur'a...
-Neresi bu çukur?
-Gidince görürsün çok eğleneceğiz..
-İbram bey hoş geldin...
-Abi hoş geldin...
Sanki Trakya bayiler toplantısı, bütün iyi içiciler Çukurda hazır.
El sıkmalar, öpüşmeler, sarılmalar, özledik seni abiler, uzun bir masa,hep beraber...
-Şerefe...şerefe...
Nereye kadar? Duman edecekler beni kontrollü olmalıyım. Bir kadeh,
iki kadeh, şarkılar, türküler. Kadehim doldukça döküyorum masa altına. Tuvalete kaçıyorum. Klozet üzerinde uzun bekleyişler. Hepsi çakıldı.
-Hadi İbram abi ayıp oluyor. Şerefe...şerefe...
Önce ceketi çıkardım. Kıravatı gevşettim. Olmadı.
-Arkadaşlar benim kapasitem doldu. Bakın yarın işim çok, zararı hem bana hem size dokunur yapmayın be yavv...
-Şerefe be İbram biz senden memnunuz boşver gerisini..
-Yanıyom len.. Yırtarım yakamı...
-Yırt be İbram...
Bir ara gömlek düğmelerimin teker teker füze gibi fırladığını gördüm ki filmin gerisini hatırlamıyorum.
***
Acı acı telefon sesi. Neredeyim? Gözlerimi açtım. Dört duvar. Dönüyorum. Telefonu açtım. -Abi sekizde uyandırma vermiştin, ses yok, merak ettik?
-Duştaydım..
-Neyse günaydın...
-Eyüp, bırakmam sana intikamım korkunç olacak....
Not: Eyüp'e yaptıklarımı anlatırdım. Ama bu alkol onu geç yaşta aramızdan aldı. Mekanı cennet olsun.