Süslü’nün yerini hiçbir Teriyer tutamaz. O bizim herşeyimizdi. Karşılıksız sevgi, saygı, uysallaık yerinde ve ölçülü. İtiraz, yine saygı ve sevgi. Tanrı sanki onu ayrı yaratmış. Bizim Süslü’nün cennete gideli 1 yıl oldu. Her hatırlanışta bizim hanımın göz yaşı durmadı. Seyahatlere götürdüm bütün yaz. Olmadı olmadı… Sonunda al sana 2 aylık bir Çıtır. Bembeyaz, tatlı mı tatlı. O da ne? Biz Sülü’nün ilk günlerini unutmuşuz. Önce sehpa üstleri kaltı, halı köşeleri içlere kıvrıldı, koltuklara kılıflar yapıldı.
-Kızım burayada mı, ahhhh oldumu şimdi?
Halıların üstü çiş ve kaka ile şekillendi. Hırsız polis oyunu gibi, ve de askerlik yeniden başladı.
-Hanım benim sabahtan işim var. Ben ancak öğleden sonra nöbet alabilirim.
-Tamam tamam..!
-Aşıları ne zamandı, aman unutma…!
-Mamasını ölçüye göre ver…!
-Dışardan bişey yemesin haa…!
-Kuduz aşısı oluncaya kadar diğer köpeklerin yanına gitmesin…!
-Aman, aman, aman…!
Ne gecemiz belli, ne gündüzümüz. Şöyle dışarda bir akşam yemeği yiyemez olduk. Sinema, tiyatro olursa, tek kişilik, tek kişilik. Çıtır’dan öğrenilen en önemli ders;
-Sabır, hoşgörü, sevgi, aşk, tutku…
Herşey düzelecek. Yaşasın artık bir Çıtır'ımız oldu…’