• BIST 9071.02
  • Altın 2324.965
  • Dolar 32.3657
  • Euro 34.9347
  • Muğla 16 °C
  • İzmir 17 °C
  • Aydın 18 °C
  • İstanbul 17 °C
  • Ankara 15 °C

Olumlu Yaşar’ın yaşamı film gibi

Olumlu Yaşar’ın yaşamı film gibi
Marmaris Kaymakamlığı'ndaki bir görevlinin yaşam öyküsü ve söyledikleri ibret dolu, hatta film senaryosu. Yaşadıklarına rağmen insanlığa hala pozitif bakan Olumlu Yaşar, herkesin sevgilisi oldu.

MARMARİS Kaymakamlığı'nda görevli, içi insan ve vatan sevgisiyle dolu, yüreği aile kuramamanın üzüntüsüyle yanan Yaşar Yiğit, 10 Ekim 1976'da, evli bir başkomiserin annesiyle girdiği gayri meşru ilişki sonucu Kırklareli'nde dünyaya geldi. Anne, dört aylık oğlu Yaşar'ın babasının evli olduğunu öğrenince akli dengesini yitirdi. Babasının kabullenmediği, sokaklarda yaşamaya başlayan annesinin de bakamadığı Yaşar'ı, dayıları Çocuk Esirgeme Kurumu bünyesindeki Kırklareli Doktor Fuat Duman Yetiştirme Yurdu'na verdi.

Üç yaşında darbuka çalmaya başlayan, hiperaktif ve yaramaz, 'garip' diye çağrılan Yaşar, yurdun en gözde çocuklarından oldu. 14 yaşında annesini ilk kez gördü. Akli dengesi yerinde olmayan annesinin, gayri meşru ilişkiler sonucu altı kardeş daha dünyaya getirdiğini öğrenen Yaşar'ın dünyası başına yıkıldı. Psikolojik dengesi sarsılan, yaramazlıkları artan Yaşar, ortaokulu tamamlayamadı, yurt yönetimi Kırklareli'nden uzaklaştırdı.

Hayata pozitif baktı

15 yaşındaki Yaşar Yiğit, önce İstanbul Fatih, ardından da Ankara 50'nci Yıl Yetiştirme yurtlarına gönderildi. 17 yaşındayken Kırklareli'ndeki yurda döndü. Artık, insanın başına her şeyin gelebileceğini kabullenip hayata pozitif bakan, yüzünden gülümseme eksik olamayan Yaşar'a arkadaşları "garip" yerine "olumlu" demeye başladı. Olumlu Yaşar, 18'ine geldiğinde yurttan ayrılıp yeni bir hayata adım attı.

Polisler sahip çıktı

Kırklareli'nden Babaeski'ye tayin edilen babasının eskiden görev yaptığı karakoldaki polisler, aralarında topladıkları paralarla Yaşar'a askere gidene kadar sahip çıktı. Yaşar, vatani görevini Güneydoğu'da özel harekat komandosu olarak tamamladı. 1999'da Kırklareli'ne döndüğünde, kendisine Marmaris Kaymakamlığı bünyesinde iş bulunduğunu öğrendi. Annesini aradı, kendisiyle gelmesini, aynı çatı altında yaşamak istediğini söyledi. Ancak sokaklarda yaşayan anne, bu teklifi kabul etmedi. Her şeye rağmen yüzünden gülümseme eksik olmayan Yaşar, anne üzüntüsünü yüreğine gömerek, Marmaris'te işe başladı. Yaşar, yaşama pozitif bakışı, yüzünden eksik olmayan gülüşü ve yardımseverliğiyle burada da herkesin sevgilisi oldu, "Olumlu" sıfatıyla benimsendi.

KİMSESİZ ÇOCUKLARA İLGİ

Yaşar, 2001'de yardımsever kişiliğine ayrı bir boyut kazandırdı. İşadamlarından ve yerel yöneticilerden destek alarak, yurdun dört bir yanındaki yetiştirme yurtlarında kalan kimsesiz çocuklara beş yıldızlı otellerde tatil imkanı sağlamaya başladı. Bu amaçla İstanbul'a gittiği 2003'te kendisi gibi yurtlarda yetişmiş eski eşine aşık olup evlendi. Ancak bu evlilik üç yıl sürünce, Yaşar'ın yüreğinde küllenen aile özlemi yeniden alevlendi. Yine de hayata pozitif bakışını değiştirmeyen Yaşar, yardımlarına hız verdi. Bugüne dek bini aşkın kimsesiz çocukla onlarca terör gazisinin Marmaris'te tatil yapmasına, binlerce kimsesiz çocuğa da oyuncak, eşya ve okul gereçleri ulaştırılmasına ön ayak oldu. Her orman yangınına söndürmek amacıyla koştu, işçilere su ve erzak taşıdı, cumhuriyet ve terörü lanet mitinglerinde bayrağıyla hep ön saflarda yer aldı.

AİLE ÖZLEMİ HİÇ DİNMEDİ

Bu arada orta öğrenimini dışarıdan tamamladı, 2008'de girdiği sınavda Anadolu Üniversitesi Açık Öğretim Fakültesi Kamu Yönetimi Bölümü'nü kazanan Yaşar'a duyulan sevgi, her geçen gün arttı. Hayattaki en büyük isteğinin, evlenip çocuk sahibi olmak, annesin de yer alacağı sıcak bir yuva kurmak olduğunu söyleyen 33 yaşındaki Yaşar, devlet büyüklerine de yetiştirme yurdunda kalan çocuklara aile kavramıyla ilgili özel dersler verilmesi yönünde çağrıda bulundu. Yetiştirme yurdunda büyüyenlerin arasında intihar edenlerin, hiç evlenmeyenlerin ve evlilikleri yürümeyenlerin sayısının azımsanamayacak kadar çok olduğunu savunan Yiğit, şöyle konuştu:

"Evet, devlet baba, bana ve benim gibilere her zaman sahip çıktı. Yedirdi, içirdi, iş buldu, aç açıkta bırakmadı. Yediğim, içtiğim hep önüme, iş de ayağıma geldi. Devletime ve büyüklerime minnettarım. Ancak evlendiğimde daha iyi anladım ki, hiçbir zaman gerçek aile sıcaklığını veremedi. Halen çok sevdiğim eşim, ev kadınıydı, ama yemek yapmak gibi ev işlerini bilmiyordu. Ben, o zamana kadar her türlü imkanı devletten almaya alışkın olduğum için evimi geçindirmekte zorlanıyordum. Bu sebeplerden ötürü eşimle aramızda çıkan huzursuzluk, birbirimizi sevmemize rağmen boşanmayla sonuçlandı. Benzeri olayların, yetiştirme yurdunda büyüyen bizim gibi yüzlerce kişinin başına geldiğini, hatta çoğunun yürütemeyeceği korkusuyla evlenmediğini, yurttan ayrıldığında yaşamını idame ettirmekte zorlanan bazılarının da intihar ettiğini biliyorum. Eğer, gerekli önlemler alınmazsa bu durum devam eder. Benzeri acıların, dramların yaşanmaması için devlet büyüklerimden, yetiştirme yurtlarında kalan çocuklara, aile kavramını öğretecek, yaşatacak özel derslerin yoğun şekilde verilmesini rica ediyorum."

  • Yorumlar 0
  • Facebook Yorumları 0
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Diğer Haberler
Tüm Hakları Saklıdır © 2003 | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : 0252 412 2141