• BIST 9689.32
  • Altın 2495.5
  • Dolar 32.5804
  • Euro 34.8524
  • Muğla 18 °C
  • İzmir 23 °C
  • Aydın 23 °C
  • İstanbul 16 °C
  • Ankara 22 °C

NEDEN İSTİKLAL MARŞI TARTIŞMASI

Zeki SARIHAN

Milletler, büyük alt üst oluşlardan geçerken yeni bir takım kavramların çevresinde toplanırlar. Ülke sınırları, başkent, bayrak ve milli marşları yeni oluşan değerlerinin başlıcalarıdır. Bayrağın tarihi biraz daha gerilere gidiyorsa da milli sınırlar, başkent ve milli marş, Türkiye için bir yeniden doğuş ve şekillenmenin yaşandığı Kurtuluş Savaşı'nda oluşmuştur.

Şimdi, bunlardan milli marş hakkında bir tartışma başladı. Bunu neye yormak gerekir? Milli sınırlar, başkent gibi İstiklal Marşı da hem savaşılarak, hem de tartışılarak kararlaştırılmıştır. Marşın sözleri, bir yarışma sonunda 12 Mart 1921'de TBMM'de tartışılarak kabul edildi. 1930'lu yıllarda bu metin hakkında bazı tartışmalar yaşandıysa da laik cumhuriyet kadroları yeni bir marş yazdırma yoluna gitmediler. Bunun temel nedeni, marşın bağımsızlık ruhunu coşku ile dile getirmesi ve herkesin bu ruhu taşımakla övünç duymasıdır.

Milli Eğitim Bakanlığı, sözleri kabul edildikten sonra bestesi için de bir yarışma açmış, fakat gönderilen besteler bir komisyon tarafından seçilmemiştir. İstiklal Marşı 1922'den sonra çeşitli bestelerle çalınmaya ve söylenmeye başlanmış, ancak 1930'da Zeki Üngör'ün bestesi bir genelge ile yaygınlaştırılmıştır. Bunun nedeni Üngör'ün o sırada Cumhurbaşkanlığı Orkestrasının şefi olmasıdır.

En iyi beste bu muydu? Öteki besteler bundan daha mı mükemmeldi? Buna uzmanlar karar verebilirdi.

İstiklal Marşı'nda söz ile müziğin uyumsuzluğundan eskiden beri yakınılır. Üstelik bu marş 1960'lara kadar yavaş bir tempoyla söylenirdi. Onun hızlandırılması daha sonra yapıldı.  Türkiye'nin milli marşının İstiklal Marşı olduğu 1982 Anayasasının değişmeyecek maddeler arasına alındı.

Yeni bir milli marş yazdırmak, mevcut marşın bestesini değiştirmek elbette mümkündür. Bu bir tabu değildir. Ancak milli marş gibi eserler, hem millette duygu birliğini temsil ederler, hem de tarihsel bir anıt gibidirler. Restorasyon adı altında da olsa bu anıtların biçimini bozmak, ona eklemeler yapmak doğru değildir. Sultanahmet Camii'nin minare sayısını az görüp ona iki minare daha eklemek nasıl onu Sultanahmet olmaktan çıkarırsa, milli marşın sözlerini ve bestesini değiştirmek de onun kulaklarda ve zihinlerde bıraktığı imajı değiştirir.  

Ne zamana kadar? Ülkenin kurucu değerlerinin bir yana atılıp yeni kurucu değerler kabul edilene kadar. İstiklal Marşı'nın kabul edildiği 1921'den beri Türkiye'nin siyasi ve sosyolojik yapısı çok değişmiştir. Tek Parti Dönemi, çok partili döneme geçiş, 27 Mayıs 1960 Devrimi, 12 Mart 1971 ve 1980 askeri darbe dönemleri Türk toplumunu ve devletin yapısını bir hayli değiştirmişse de milli marşın değiştirilmemesi o kuruluş değerlerine bağlılıktandır.

Şimdi Cumhurbaşkanının öğrenciler arasında bir kompozisyon yarışmasını vesile ederek İstiklal Marşı'nın sözlerine değilse de bestesine karşı yönelttiği eleştiri ve yeni bir besteye ihtiyaç duyduğunu söylemesi, bu kurucu değerlerin değiştirilmesi programının bir parçası olarak görünüyor.

Bu değerlerden laiklik ilkesi kalkmakta onun yerini bir mezhep üzerine bina edilen yeni bir devlet almaktadır.

Parlamenter sistemin yerini, kuvvetler ayrılığını fiilen ortadan kaldıran başkanlık sistemi almıştır.

1920'lerden beri kurucu değer olarak kabul görmüş olan Atatürk çoktan koltuğundan indirilmiş, onun yerini yeni bir “kurucu lider” almıştır. Atatürk'ün kurumlardaki adı ve onu hatırlatan simgeler de şartlar elverdiği oranda adım adım silinecektir.

Bestesinin değiştirilmesiyle sınırlı kalmış gibi gözükse de İstiklal Marşı'nın yeni bir değerlendirmeye konu olması, bu gelişmeler dizisinin bir parçasıdır. Eğer yeni bir beste yapılırsa bunun bir ilahi makamında olacağına kuşku yoktur. Zira kültür ve eğitim hayatımız hızla buraya doğru gidiyor.

 

 

Yazarın Diğer Yazıları
Tüm Hakları Saklıdır © 2003 | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : 0252 412 2141