• BIST 9693.46
  • Altın 2496.161
  • Dolar 32.4971
  • Euro 34.5977
  • Muğla 10 °C
  • İzmir 16 °C
  • Aydın 13 °C
  • İstanbul 14 °C
  • Ankara 18 °C

Deniz Baykal,

Deniz Baykal,
Deniz Baykal, Türkiye'de Yolsuzlukların Yedi Yıl Öncesine Göre Artığını Söyledi.

Deniz Baykal, Türkiye'de Yolsuzlukların Yedi Yıl Öncesine Göre Artığını Söyledi.



Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Deniz Baykal, Türkiye'de yolsuzlukların yedi yıl öncesine göre artığını söyledi. Adana İstasyon Meydanı'nda partisinin il teşkilatınca düzenlenen mitinge katılan CHP Lideri Baykal hükümete yüklendi. Ergenekon'dan, Deniz Feneri davasına, seçim öncesi doğu illerinde beyaz eşya dağıtılmasından başbakanın medyayı eleştirmesine kadar bir çok konuda hükümeti eleştirdi. Baykal, Başbakan'ı televizyonda tartışmaya da çağırdı ve bunun demokrasinin gereği olduğunu söyledi.
29 Mart'taki seçimlerin yerel seçimlerden daha öte olduğunu kaydeden Baykal, Tunceli'de vatandaşlara beyaz eşya dağıtılmasına tepki gösterdi. Baykal, "İnsanın en temel ihtiyacı iştir. Neye ihtiyacı var, neye muhtaç, ne yapması lazım. Senin verdiğin buz dolabı önemli değil. İnsanın en temel ihtiyacı iş. Halka emeğini, gücünü kullanacağı, çoluk çocuğuna bakacağı imkan lazım. Bunun yolu iş vermektir. İşle beraber ahlak da lazım. Ahlak işte buradaki manzara, işte Türkiye'nin geldiği durum." dedi.

"Türkiye'de vatandaşların kişisel özgürlükleri, telefonla serbest konuşma hakkı, yedi yıl öncesine göre az mı? Telefonlarınız dinleniyor mu, dinlenmiyor mu?" diye alanı dolduran partililere soran Baykal sözlerini şöyle sürdürdü:

"Eskiden hafiye teşkilatı vardı. Kendinden korkan padişahlar eyvah bana karşı bir hareket yapılır mı diye gizli hafiye teşkilatı, jurnalciler teşkilatı kurardı. O teşkilatla kim ne konuştu, kim ne söyledi, kim kimin aleyhinde, raporlar tanzim ettirilirdi. Şimdi demokrasi dönemindeyiz. Ama telefonla herkes konuşmaya korkuyor. Yüreğini boşaltamıyor. Yahu iki kişi akrabasıyla, komşusuyla konuşacak, bırak konuşsun. Hayır, herkes korku içinde değil mi? Türkiye korku toplumuna dönüştürülüyor değil mi? Size bir şey daha soracağım. 7 yıl öncesine göre basın daha özgür mü, değil. İnsanlar daha özgür mü, yolsuzluklar daha az mı, peki çok kritik bir soru daha soracağım. Yargı yedi yıl öncesine göre daha bağımsız mı, daha kararsız mı? Ne oldu nereye gidiyor? Yargı elden gidiyor, basın elden gidiyor, insan hakları elden gidiyor, yolsuzluklar yaygınlaşıyor, bunun adı demokrasi değil mi? Seçim öncesinde buzdolabı dağıtarak, onu bunu dağıtarak milletin oyunu almak demokrasi mi, demokrasinin yaygınlaşması mı bu yozlaşma, bu çürüme, demokrasi yozlaşıyor, toplum yozlaşıyor."

Bu gidişe dur diyecek Türkiye'de milletin dışında kimsenin olmadığını belirten Baykal, o nedenle görevin millette, halkta olduğunu kaydetti. Bu seçimin fırsat olarak değerlendirilmesi gerektiğini aktaran Baykal, "Hep beraber bu gidişe dur demeliyiz. Bu milli görevdir milli. Belediye görevi ötesinde bu millet görevidir." ifadelerini kullandı.

Maliyenin Doğan Grubu'na ceza kesmeni de değerlendiren Baykal, "Burada mesele Başbakanın bir basın kuruluşu ile kavga etmesi değil. Burada önemli olan basının ötesinde Başbakanın milletin doğrularını öğrenme hakkına karşı çıkıyor olmasıdır. Vahim olan bu. Bu sizi ilgilendiriyor. Bana ne ikisinden, o ona vursun, bu buna vursun, birbirine düşsün. Söz konusu olan milletin gerçekleri öğrenme hakkı. O gerçekleri birileri mutlaka söyleyebilmelidir. Ama bunun ötesinde daha neler var neler. Türkiye'yi karanlık bir toplum haline dönüştürüp gerçeklerin ortaya çıkmasını önlemek istiyorlar. Hala bu noktadayız. Başbakan çıkmış meydanlarda ona saldırıyor, buna saldırıyor, yok İsmet Paşa şöyleymiş, yok Cumhuriyet Halk Partisi böyleymiş, 40 yıl önce karneye damga vurup ekmek dağıtıyorlarmış. Ziyapaşa'dan beyitler söylüyor, yüzüne gözüne saldırıyor, sen onu bunu bırak da şu işsizlik hakkında millete bir laf söyleyiver." şeklinde konuştu.


TARAFSIZ GAZETECİLERİN ÖNÜNDE KONUŞALIM

Türkiye'nin sahipsiz olmadığını vurgulayan Baykal Başbakan'a bir de çağrıda bulundu: "Türkiye'yi kimseye teslim etmeyiz. Türkiye böyle çok iktidarları gördü geçirdi, bunlar da geldi geçer. Ama millet kalır, Türkiye'nin bağımsızlığı, temelleri kalır, Mustafa Kemal Atatürk Türkiye'si kalır. Başbakan bana meydanlara gel meydanlara diyordu. Geldik işte. Çukurova'dayız, Adana'dayız. Meydanın hasındayız hasında, Anadolu'nun özündeyiz özünde. Sadece bugün değil ben 30 yıldır bu meydanlardayım. Başbakan bana meydanlara gel diyor, ben de geldim. Ben de diyorum ki, Sayın Başbakan gel şu tarafsız gazetecilerin önünde konuşalım."

Demokrasilerde Başbakanın da anamuhalefetin de televizyona çıkıp karşı karşıya geldiğini anlatan Baykal, daha sonra sözlerini şöyle tamamladı: "Buralarda herkes birbirine sorar, herkes anlatacağını anlatır, millet bunu dinler. Aracısız dinler. Evinde bunu dinler. Kim doğru söylüyor, kim kıvırıyor. Kim samimi, kim sahtekar. Çıkalım televizyona konuşalım. Arkamdan konuşmayı bırak. Söyleyeceklerin varsa yüzüme söyle. Müsaaden varsa ben de söyleyeceklerimi yüzüne söyleyeyim. Ne kaçıyorsun. Ayrıca gazeteci ve televizyonculardan 5-6 kişi çağıralım. Onlar da bize soru sorsun, ben de sen de cevap verelim. Millet izlesin. Aklından geçen sorular sorsun, onu dinlesin. Niye gelmiyorsun. Bak Amerika'da seçim oldu. İki partinin lideri çıktılar, konuştular, millet de dinledi, hükmünü verdi. Dünyanın her yerinde demokrasi böyle işler. Demokrasi vatandaşın bilgilenebilmesini gerektirir. Bilgi tek taraflı yüksek sesle bağırıp çağırma değil. Her iki kişinin sözlerine tanık olsun vatandaş, onu da dinlesin, onu da dinlesin. Niye kaçıyorsun, Bunlar demokrasi kaçağı. Medyayı ağır para cezalarıyla susturarak, demokrasiye hizmet edilmez. Demokrasiden kaçmayacaksın, muhalefetten korkmayacaksın, arkasından konuşmayacaksın, kaçmayacaksın, çıkacaksın televizyona tartışabileceksin. Niye, korktuğu bir sürü soru var, yüzüne sorulmasından korktuğu bir sürü soru var. Bütün dünyada örneği olan basın toplantıları yapmıyor. O toplantılarda gazeteciler özgür soru sorar. Başbakan bazı gazetecilerin mitinge katılımı engelliyor. Korkuyor soru sorulmasından korkuyor. O sorular bende, onu ben soracağım. Yok Türkiye şöyle kalkınmış, böyle kalkınmış. Boş laf."

  • Yorumlar 0
  • Facebook Yorumları 0
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Diğer Haberler
Tüm Hakları Saklıdır © 2003 | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : 0252 412 2141