• BIST 9722.09
  • Altın 2428.571
  • Dolar 32.5199
  • Euro 34.8
  • Muğla 17 °C
  • İzmir 19 °C
  • Aydın 20 °C
  • İstanbul 16 °C
  • Ankara 23 °C

Demir: Öğretmenler yoksulluk sınırının altında maaş almaktadırlar

Demir: Öğretmenler yoksulluk sınırının altında maaş almaktadırlar
Demir: “Araştıran, üreten ve düşünen bir nesil için öğretmenlerimize değer verelim”

Demir: “Araştıran, üreten ve düşünen bir nesil için öğretmenlerimize değer verelim”

Başöğretmen sıfatıyla Ulu Önder Atatürk, zaferlerin kalıcı sonuçlarının ilim irfan ordusuna sahip olmaktan geçtiğini belirtmiştir. Bu anlamda aydınlık, üreten ve düşünen bir neslin yaratılması Cumhuriyetin temel değerlerinden birisidir. Bu sebeple 24 Kasım, bu önemli görevi gerçekleştiren, eğitim sisteminin temel taşları öğretmenlerimizin onurlandırıldığı bir gündür.

Değerlerine sahip çıkan, ilerlemiş bir ülke tanımını ancak öğretmenlerimize verdiğimiz değer ile ölçebiliriz.

Türkiye’de eğitim sistemimiz gericilik sarmalı içerisinde, öğrencilerin, velilerin ve öğretmenlerin mağduriyetlerini her geçen daha da arttıran bir sistem haline dönüşmüştür. Eğitim sisteminde yaşanan köklü değişiklikler, siyasi kadrolaşma, 4+4+4 sonrası yaşanan okul dönüşümleri, özür grubu atamalarında yaşanan sorunlar, eğitim yöneticilerinin sendikal-siyasal referanslara göre belirlenmesi, eğitimin dini kurallara göre "tek din, tek mezhep" anlayışına uygun olarak düzenlenmesi gibi olumsuzluklar, yaşanan sorunları daha da arttırmaktadır.

Ayrıca bütçeden de yeterince payı alamayan eğitim sistemimiz özelleştirme kıskacındadır. 2014 yılı için 56 milyar TL olan Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) bütçesinin, bir önceki yıla göre daha düşük bir oranda, 2015 yılı Bütçe Kanunu Tasarısında yüzde 11 artışla 62 milyar TL’ye çıkarılmıştır.  Kamu kaynakları her fırsatta özel okullara aktarılırken, velilerin cebinden yaptığı eğitim harcamaları her geçen yıl artmıştır. Türkiye’de eğitim harcamaları bakımından en yüksek ve en düşük gelir grubu arasındaki fark ise yüzde 14’e çıkmış durumdadır.

Bu sistem içerisinde özellikle öğretmenlerimizin durumu giderek daha da kötüye gitmektedir.

Büyük bir heyecanla eğitim fakültelerine giren ve dört yıllık bu bölümlerden mezun olan gençlerimiz atanamamakta, özel okullarda ya da ücretli öğretmen olarak düşük ücretlerde çalıştırılmaya mahkum edilmektedir.

140 bin öğretmen açığı olan ülkemizde, birçok okul öğretmen açığını ücretli öğretmenler ile daha ucuza kapatmakta, buna karşılık ise 70 bin öğretmen atama beklemektedir. Milli Eğitim Bakanlığı tarafından sadece 40 bin kadronun verildiği, branş öğretmenlerine ise neredeyse hiç kadronun açılmadığı bir ortamda gençlerimiz umutlarını yitirmektedir.

Öğretmenler yoksulluk sınırının altında maaş almaktadırlar. Türkiye’de çalışan öğretmenler, OECD ülkeleri içerisinde en çok çalışan ancak en az kazanan öğretmenler olarak sıralamada yer almaktadır. Ülkemizde öğretmenlerin büyük bölümü geçinebilmek için ek iş yapmak zorunda kalmaktadır. Tüm bunların yanında öğretmenlerimiz norm fazlası olarak sürgün edilmek, siyasal iktidarın hedefi olarak mağdur edilmek, sendikal mücadele sonucunda ceza almak tehdit ve baskısı altında yaşamaktadırlar.

Tüm bunlara ek olarak, Milli Eğitim Bakanlığı eğitim yöneticisi adaylarının atamalarında gerçekleştirilen adaletsizlikler ve siyasi kadrolaşma ile adeta bir hukuksuzluk örnekleri ortaya koymuştur. Sözlü sınav esasında yapılan atamalarla, sendikal faaliyet yürüten tüm yöneticilerin devre dışı bırakılması operasyonu yürütülmüştür. Gerçekleştirilen atamalarla emek vererek birçok insanın hakkı yenmiştir.

Unutulmamalıdır ki; öğretmenleri mutlu olmayan bir toplumun ilerlemesi olanaklı değildir. Çünkü öğretmenlerimiz bu ülkenin aydınlık yarınlarını inşa etmektedirler. Mesleğine kendisini veremeyen, yarını nasıl çıkaracağını kafasında sürekli olarak evirip çeviren, mesleki güvencesi olmayan, itibarı zedelenmiş bir öğretmenin bu topluma faydalı olmasını bekleyemeyiz. Bu sebeple de, öğretmenlerimizin durumlarının iyileştirilmesi konusunda önemli adımların atılması şarttır. Başta Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) olmak üzere hükümet ve diğer yetkili kurumlar öğretmenlerimizin yükselen çığlığına kulak vermelidir. Bu, çocuklarımıza daha iyi bir gelecek bırakabilmek için Başöğretmen Mustafa Kemal Atatürk’e ve O’nun ışığında yürüyen aydınlık eğitim emekçilerine borcumuzdur. 

Öğretmenlerimizin insanca koşullarda yaşayabileceği bir Türkiye’de, başta Başöğretmen Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere aydınlık, araştıran, üreten ve düşünen bir nesil yetiştirmek üzere bayrağı devralan tüm öğretmenlerimizim 24 Kasım Öğretmenler günü kutluyorum.

 Prof. Dr. Nurettin Demir

CHP Muğla Milletvekili

  • Yorumlar 0
  • Facebook Yorumları 0
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Diğer Haberler
Tüm Hakları Saklıdır © 2003 | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : 0252 412 2141