• BIST 9716.77
  • Altın 2427.694
  • Dolar 32.5699
  • Euro 35.0032
  • Muğla 15 °C
  • İzmir 18 °C
  • Aydın 15 °C
  • İstanbul 18 °C
  • Ankara 22 °C

CHP'ye 100 puanlık soru

CHPye 100 puanlık soru
Ergun Babahan, Anayasa Mahkemesi ile CHP arasındaki tuhaf ittifakı delilleri ile yazdı ve bir soru sordu.

Halka karşı olup halktan oy istemek

Sol adına hareket ettiğini savunup hem Kürtlere, hem başörtülülere karşı olan bir partinin sandıkta başarı şansı var mıdır?

Cevaplanması gereken soru budur.

Son kararlarla, Anayasa Mahkemesi ile CHP arasında tuhaf bir ittifak görüntüsü ortaya çıktı.

Meclis'in yetki alanına giren her konu CHP tarafından Anayasa Mahkemesi'ne götürülüyor ve mahkeme genelde bu talep doğrultusunda karar veriyor.

367 kararında böyle oldu.

Abdullah Gül'ün ilk tur oylamasının ardından CHP "Cumhurbaşkanı seçimi için yeterli çoğunluk 367'dir" tezine sahip çıktı.

Mahkeme aynen kabul etti.

Türban konusunda, içinde başörtüsü kelimesi bile geçmeyen, yüksek öğretimde kılık kıyafet özgürlüğünü tanımlayan bir değişikliği mahkemeye götürdü, bu da sınırlar zorlanarak kabul edildi.

Bugün gelinen noktada CHP, kendisi gibi düşünen bir grup yargıçla ittifak içinde Türkiye'yi yönetiyor açıkçası

Bir de "Meclis'te çoğunluğa sahip parti her istediğini yapamaz" tezi var tabii.

Belki de seçimden önce CHP ile Anayasa Mahkemesi ortak bir metin hazırlayıp, seçimi kazanan partinin ne yapıp yapamayacağını kırmızı bir kitap halinde seçimi kazanan partinin liderine vermeli.

Başörtülü kızların üniversiteye girmesiyle ülkede rejimin elden gideceğine, Türkiye'nin İran olacağına insanları inandırdılar.

Şimdi Anayasa Mahkemesi'nin hukuku zorlayarak, arkasından dolanarak aldığı kararın demokrasiyi güçlendirdiğini savunuyorlar.

367 kararının da hukuki olduğunu savunmuşlardı.

Türkiye'nin temel hukuksuzluk meselelerine ilgi duymadıkları gibi, bu kararın gerçek niteliğine de duymamaları doğal tabii.

Ama gerçek ortada, karara muhalif kalan üyelerin eleştirileri durumu gayet güzel özetliyor:

"Üniversiteler kışla değildir. Ders disiplini, reşit öğrencilerin üniform bir davranış, düşünüş ve inanç modeline sokulmasının gerekçesi olamaz."

Meselenin özü budur.

Siz üniversiteleri hala öğrenim değil de eğitim kurumu olarak düşündüğünüzden, öğrencinin saçına, başına hatta düşünce biçimine müdahale hakkını kendinizde görebiliyorsunuz.

Üniversite tek bir ideolojinin bayraktarlığını yapamaz.

Üniversitede farklı ideolojiler bir arada özgürce çarpışır ve buradan bilimsel gerçek ortaya çıkar.

Ama siz bunu görmüyor, görmek istemiyorsunuz.

1950'lerde Amerika'da siyahlarla aynı otobüse binmek istemeyen ırkçılardan ne farkınız var, söyler misiniz?

  • Yorumlar 0
  • Facebook Yorumları 0
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Diğer Haberler
Tüm Hakları Saklıdır © 2003 | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : 0252 412 2141