‘Biji Diva’ ve ‘silah arkadaşları’

Aykut IŞIKLAR yazdı...

'Biji Diva' ve 'silah arkadaşları'

Ne yapsın kırk yılın avukatı Muhittin Yüzüak... Mahkeme heyetini ikna etmesi gerekiyor. Müvekkili olduğu Bülent Ersoy'u savunmak için tüm yazılı sözlü belgeleri Mahkeme Heyeti'ne sunmak zorunda. Ersoy'un aslında vatanını, milletini çok seven, asla asker düşmanı olmadığını anlatmaya uğraşıyor. O sırada da aklına 'Bülent Ersoy'un Bahriye askeri oluşu' geliyor. Belki de boş bulunuyor, bilmiyorum...

Diyor ki 'Müvekkilim vatanını seven bir insandır. Zamanında askerliğini bile yapmıştır. Beraatını istiyorum...'

Eh yani... Pes doğrusu. Bunu diyeceğine Bülent Ersoy'un idam edilmesini istese daha iyi olurdu. Kadıncağız erkeklik günleri tek kelime kullanılmasın diye mahkeme karar çıkartıyor, avukatı kalkıp mahkemede askerlik günlerini anlatıyor. Olacak iş mi bu? Bülent Ersoy da bu kadar sinirlenmez, mahkeme heyeti önünde hışımla Muhittin Yüzüak'a yani avukatına dönüp 'Allah Allah... Ne alakası var şimdi. Bunları söylemeye ne gerek var? Ben şu anda Türkiye Cumhuriyeti'nde pembe nüfus cüzdanına sahip biriyim' demezdi. Hakim de dayanamayıp, bu karşılıklı konuşmalar için "Haddinden fazla toleranslı davranıyorum. Ben söz vermeden konuşmayın. Bu konuları dışarıda tartışın" diye ikaz etmezdi.

Mahkeme kapsında başka bir dialog... Duruşma salonundaki tartışmaya aynen devam...

Daha doğrusu Ersoy, avukatını yaptığı savunma nedeniyle fırçalamaya devam ediyor: "Bunlar basında çıkarsa seni yakarım, o zaman olacakları sen gör" dediği pek çok kişi tarafından duyuluyor. Laf aramızda Ersoy da haklı. Hayatının bir bölümünü daha doğrusu erkek olduğu zamanı tamamen unuttu.

Sanki böyle dünyaya geldi. Herkesin de unutmasını, yok saymasını istiyor. Çevresindeki insanlar ne kadar özen gösterse, Ersoy'u anlayışla karşılasa da... Bazen tatsız konuşmalar oluyor. İyi niyetli fakat istemeyerek (boş bulunup) 'Bülent bey' diyen insanlar çıkıyor. Veya geçmişi haber oluyor. Ki bundan kimse kaçamaz. Çok güzel anılar nasıl unutulur. Geçmişi hakkında medyada tek kelime ve fotoğraf çıkmaması için mahkemeden tedbir kararı aldı. Bu nasıl bir karar, hangi gerekçe ile alındı bilmiyorum. Hukukçular bilir de...

Ben anlayamadım. Bu mantıktan bakınca tarihi değiştirmek mümkün. Herkes mahkeme kararı ile yaşam öyküsünü değiştirebilir. Kafasına göre farklı bir geçmiş yazabilir. Kendini Fatih Sultan Mehmet'in torunu olarak da ilan eder, lokomotifin mucidi de... Bir de mahkeme kararı alır 'Benim geçmişim hakkında kimse tek kelime yazamaz, eski fotoğraflarımı kullanamaz...' Canı ister 'Ben kız iken' deyip yazmaya başlar. Sonra kafası bozulup 'Askerlik anılarını...' Bence düşünülmesi gereken bir konu...

Sonuçta mahkeme emekli ve muvazzaf uzmanlar derneğinin adreslerinin belirlenmesi ve eksik belgelerin toplanması için 30 Ekim'e ertelendi. Bakın şimdiye dek yazdıklarım, bir film veya TV'deki canlı yayın sahnesi değil. Mahkemede yaşanan olaylar...

Hatırlarsınız Bülent Ersoy hakkında şu sözler nedeniyle dava açılmıştı: "Vatan bölünmez, bilmem ne olmaz ama göz göre göre de bu çocukları bütün analar doğursun, toprağa versinler. Bu mu yani? Ben anne değilim, olamayacağım da... O anaların yüreğinin nasıl cayır cayır yandığını ben anlayamam ama anneler anlar. Başkalarının masa başı savaşı için evladımı harcayamam..."

Bu da gençleri askerlikten soğutuyor gerekçesi ile mahkeme konusu olmuştu. İşte bu yüzden beş Kürt genci Ersoy'un mahkemesinin olduğu gün adliye kapısına ellerinde pankartlar ile geldi. 'Biji Diva' sloganı Ersoy'a yakıştı mı? siz karar verin...

Bülent Ersoy'un geçmişi hakkında konuşmak ve fotoğrafını yayınlamak madem yasak... Ben de mahkeme kararına saygı gösteriyorum. Ama bu demek değil ki Ersoy'un bulunduğu her fotoğraf yasaklandı. Fotoğraftaki Bahriye Askerleri'nin de insan hakları var. Askerlik hatırası fotoğrafını gazetede neden görmesinler ki... Onlara ne şarkıcı Bülent Ersoy'un özel problemlerinden... Onların hepsi şimdi 60'ına yaklaşan delikanlılar...