• BIST 9645.02
  • Altın 2430.366
  • Dolar 32.529
  • Euro 34.865
  • Muğla 20 °C
  • İzmir 23 °C
  • Aydın 28 °C
  • İstanbul 17 °C
  • Ankara 18 °C

BARDAĞIN DOLU TARAFI

Ö. Cahit SARIBEY

“DENİZ TEMİZ AMA BAZI AÇIKLAMALAR KİRLİ” başlığı ile yazdığım yazı bazı kesimleri rahatsız etmiş olacak ki sözüm ona bana “yanıt çok sert olmuş” !!!

Dikkatle okuyanlar yazdığım yazının ülkemizde çok az sayıdaki turizm beldelerinin sahip olduğu kanalizasyon artıma tesisi ve bu tesiste arıtılan suyu derin deşarj yöntemiyle denize bırakılması çerçevesinde ele alınması olduğunu anlamışlardır.

Evet; bu tesisin varlığı tüm Marmaris yaşayanı ve ülkemiz insanı gibi benim için de övünç kaynağıdır. Bir Marmaris sevdalısı ve Marmaris yaşayanı olarak, bu coğrafyada yaşayan insanların zihinlerinin karıştırılmasına tahammül edemediğimden dolayıdır ki bu yazıyı kaleme aldım.

Yazımda; mevcut tesisin varlığından ve Mevcut belgelerden ve sonuç raporlarından anlaşıldığına göre kuruluş amacına uygun olarak işlevini tıkır tıkır yürüttüğünden bahsediyorum.

Arıtma sonucu denize deşarj edilen suyun, “bağımsız yetkili laboratuarlaca” Çevre ve Orman Bakanlığı Çevre Yönetimi Genel Müdürlüğü Derin Deniz Deşarjı İzleme Genelgesi’ne göre ve Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ve Dünya çevre örgütlerinin öngördüğü kriterlere göre kontrole tabi tutulduğunu ifade ediyorum.

Analizlerin (bağımsız veya bağımlı gibi bir ibare kullanmadan) İzmir Dokuz Eylül Üniversitesi Çevre Mühendisliği Bölümü Ölçüm Laboratuarlanda yapıldığını söyleyerek, sonuçların da yasal değerlere uygun olduğu anlaşılıyor diyorum. Üniversitelerin bağımlı veya bağımsız olup olmadığı tartışılmadığı gibi, yazımın konusuyla bir alakası olmamasına rağmen, hangi akla uyarak mevzunun bu yöne çekmek istenildiğini de anlamış değilim. (Sayın Fatih ÇEKİRGE üstadın ve Üniversitelerin sözünün üstüne söz söylemek haddim değil. Böyle biline)

Ortada Yasa, Tüzük ve Yönetmelik hükümlerine aykırılık ve bunun sonucunda da vahim bir durum varsa, zaten ilgili kamu kurum ve kuruluşları duruma el koyar, soruşturma ve kovuşturmalar başlatmış olurlardı diyorum.

Sizin elinizde otoritelerce ve devlet kurumlarınca kabul edilir yeni somut veriler, bilgiler ve belgeler varsa, koyun ortaya da herkes görsün” diyorum. Ama sen Ekim’den Mayıs ayına kadar yat, sonra da şu an olduğu gibi tam da turistlerin gelmeye başlamasıyla ve turizm sezonunun açılmasıyla birlikte lafı denizimize “tu kaka” demeye getir. İşte bunu manidar buluyorum ve bunu eleştiriyorum. Neden bozuluyorsunuz?

Dünyanın neresinde olursa olsun, insanın yaşadığı her yerde az veya çok kirlenme olacağı herkes tarafından kabul edilen bir gerçektir. İşte bu gerçekten hareketle, kirlenme tamamen ortadan kaldırılamasa bile en aza indirebilmek amacıyla kurulan artıma tesisi işlev yapıyor olmasaydı kurulmasının üzerinden 12 yıl geçmiş olması nedeniyle şimdiye kadar bırakın Yalancı boğaz mevkiini, neredeyse tüm Akdeniz çanağını kötü kokular sarardı diye ilave etmek istiyorum.

Ayrıca; yazımda Körfezin içerisindeki kirlilikle ilgili bir ibare yok zaten. Körfezimize evsel veya sanayi atığının atılması veya akıtılması gibi bir durum asla kabul edilemez. Tüm Marmaris’te kanalizasyon şebekesi döşenmiş olmasına rağmen, denize akan derelere kirlilik unsuru olacak şeyler atılıyor ve akıtılıyorsa işin şekli değişir. Diğer yandan gerek teknelerden sızan veya atılan atıklardan ve gerekse; tekneler vasıtasıyla farklı şekillerde körfezimize taşınan kirlilik sonucu deniz kirliliği olduğunu kimse inkâr etmiyor ki. Üstelik bu sıkıntı sadece Marmaris’e özgü değil tüm denizler için var. Bu durumda elinde veri bulunanların birkaç yıl beklemesine ne gerek var. Yaparsın suç duyurusunu gereği de hemen yapılır elbette.

Diğer yandan yağmur ve yağışların neden olduğu erozyon neticesinde körfezin kirlendiğini, deniz dibi yaşamın olumsuz etkilendiğini bilmek için mürekkep yalamaya ne hacet. Bunu önlemenin çeşitli yolları var tabi ki. Ankara’nın desteği olmazsa yerel yönetimlerin çabası bir yere kadar olabilir öyle değil mi?

Unutulmasın ki denizimizi, çevremizi ve doğamızı en az MÇD yöneticileri kadar, belki de onlarda daha fazla seviyor, sahip çıkıyor ve önemsiyorum. Yüreğime deniz ve doğa sevgisi, beynime çevre bilinci yerleşmiş bir kere. Adımın önünde çevreci etiketi olmasa ne olur. Üstelik Orman İşletmeyle, İçmeler arasında denize girmeye de devam ediyorum bilesiniz yani.

Gelelim işin insani boyutuna; ben kapıma kadar gelen kişiye insan olarak değer verir, ağırlar ve uğurlarım. İyiyi, güzeli ve doğruyu takdir eder, olmayanı da kendimce eleştiririm. Hepsi bu.

  • Yorumlar 0
  • Facebook Yorumları 0
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Bu yazıya henüz yorum eklenmemiştir.
Yazarın Diğer Yazıları
Tüm Hakları Saklıdır © 2003 | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : 0252 412 2141