• BIST 9562.78
  • Altın 2486.378
  • Dolar 32.4953
  • Euro 34.7883
  • Muğla 21 °C
  • İzmir 23 °C
  • Aydın 26 °C
  • İstanbul 20 °C
  • Ankara 23 °C

Altemur Kılıç'a yıllar sonra gelen acı tazminat!

Altemur Kılıça yıllar sonra gelen acı tazminat!
Tercüman gazetesi yazarı Behiç Kılıç, Altemur Kılıç'ın maaşına konulan haczi yazdı. İşte Behiç Kılıç'ın bugün Haberbu.com'da kalema aldığı Altemur Kılıç yazısı;

Altemur Kılıç'a yıllar sonra gelen acı tazminat!

Altemur Kılıç'ın, hukukun labirentlerinde emekli maaşına haciz koyuldu..İşte ayrıntılar...

Tercüman gazetesi yazarı Behiç Kılıç, Altemur Kılıç'ın maaşına konulan haczi yazdı. İşte Behiç Kılıç'ın bugün Haberbu.com'da kalema aldığı Altemur Kılıç yazısı;

Büyüğümüz Altemur Kılıç yılmaz bir "ihtiyar delikanlı" olarak inandığı davanın mücadelesini kalemiyle sürdürüyor ve...

İşte bu yaşına rağmen başına gelenler gelmeye devam ediyor..! Bir yazı yazdı ve "son sıkıntıyı" anlattı.. Ben de uzatmadan, meseleyi onun satırlarından öğrenmeniz için, yazısını aynen tekrarlıyorum...

Sayın Kılıç, "Suç ve ceza" başlıklı yazısında diyor ki;
"Sevgili okuyucularım; kişisel sorunlarımı köşeme taşımak itiyadım değildir. Ancak, bugün sizlerle paylaşmak istediğim, ilginç bir olay, bir sorunum var!

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Yeniçağ gazetesinde 14 Mayıs 2004'te çıkan yazımda, kendisine "pervasız kabadayı" dediğim için, Ankara 14. Asliye Hukuk Mahkemesi'nde; Yeniçağ'ı yayınlayan A Yayıncılık A.Ş, Sorumlu Yazı İşleri Müdürü Osman Tığraklı ve benim aleyhimde tazminat davası açtı ve Mahkeme bizi 10.000 YTL tazminat ödemeye mahkum etti...

Fakat sonra Yargıtay 4. Hukuk Dairesi bu kararı bozdu, 24 Mayıs 2007 tarihinde 14. Asliye Hukuk Mahkemesi de bu karara uydu. Böylelikle "pervasız kabadayı" demenin suç olmadığı hususunda bir "kaziyei muhkeme -içtihat-" oluştu. Ben de böylece aklandığımı sanıyordum...

Meğer yanılmışım. Avukatlarımıza verdiğim vekaletnamede, bir şekil hatası olmuş, bu yüzden Yargıtay'ın bozma kararına ben dahil edilmemişim!

Erdoğan'ın avukatları da bu şekil boşluğundan yararlanarak, kaybetmeleriyle sonuçlanmış bu davanın peşine, benim üzerimden, düşmüşler. Vekaletnamemin eksikliği bahane edilerek, kararın benim adıma temyiz edilmediğinden yararlanarak, hakkımda tazminatı kesinleştirmişler.

Faizleriyle birlikte 20.000 YTL'yi aşan tazminatı ödemeye beni mahkum etmişler! Avukatlarımız, bu konuda Yargıtay'ın içtihat kararı olduğuna dayanarak, bu sefer doğru vekaletname ile, "pervasız kabadayı" demenin suç olmadığı hususunda içtihat olduğu inancıyla, Yargıtay'a başvurmuşlar!

Yargıtay'ın, 14. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin önceki kararı, "kaziyei muhkeme" olduğuna göre, bozacağı muhakkak sayılırdı. Ama öyle olmadı; Yargıtay 4. Dairesi, bu kez, avukatlarımızın konuyla ilgili açtığı "yargılamanın iadesi" davasını reddetti.

Kısacası Yargıtay, önce, "pervasız kabadayı" demenin suç olmadığına karar verip davayı Yeniçağ ve sorumlu yazıişleri yönünden reddediyor; sonra, vekaletnamemin eksikliğinden yola çıkarak beni mahkum ettirmeyi başaran Erdoğan'ın avukatının -davayı kaybetmiş olmasına rağmen- talep ettiği tazminatı ödememe hükmediyor. "Pervasız kabadayı" demenin suç olmadığı Yargıtay tarafından hükme bağlanmış olduktan sonra benim aynı söz dolayısıyla tazminat ödemeye mahkum edilmemin, akla mantığa uyan bir tarafı olabilir mi? Zaten "suç" denilen şey ortadan kalkmış olmuyor mu?

Yargıtay kararıyla suç olduğu iddia edilen bir sözün suç olmadığı tescil edilmişken, bir takım hukuki şekil hatalarından yola çıkarak, beni aynı sözden dolayı, suçlu kabul edip cezalandırmak niye?

Ve bu gelişmeler sonrasında banka hesabıma, buraya yatırılacak emekli maaşına haciz kondu!
Şimdi buradan siz okuyucularıma, bilumum hukuk profesörlerine ve asıl sayın Yargıtay Başkanı'na, Yargıtay Başsavcısı'na ve kararı tasdik eden 4. Daire'nin sayın Başkanına, belki de, haddim olmayarak soruyorum; lütfen beni bu başıma gelen konusunda aydınlatınız. Bu bariz bir çelişkiden öte, açık bir hukuk hatası ve adaletsizlik değil mi? Bu noktada kimi kime şikayet edeyim?

AİHM'e başvursam, herhalde, haklı çıkarım, ancak bir Türk yargısının kararının asla yabancılarla paylaşılmaması gerektiğine inanmış Türk milliyetçisi olarak yabancı mahkemeye asla başvurmam...

Tashihi karar davası açsam, harç masraflarını ödesem de, neticede belki aylar, yıllar sonra kazansam da, bu sırada çektiklerim ne olacak?

Hem bu yaşımda, arkamda kalacaklara, bu yükü bırakmak istemem! Şimdi, mağduriyetim konusunda müracaat edebileceğim, şikayetçi olacağım Allah'tan başka, hangi Yüksek Yargı mercii vardır... Lütfen birisi söylesin!"

Varsa "birisi" Altemur Kılıç'a söylesin bu durumu...

  • Yorumlar 0
  • Facebook Yorumları 0
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Diğer Haberler
Tüm Hakları Saklıdır © 2003 | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : 0252 412 2141