• BIST 8789.53
  • Altın 2238.357
  • Dolar 32.3357
  • Euro 35.1109
  • Muğla 11 °C
  • İzmir 13 °C
  • Aydın 12 °C
  • İstanbul 12 °C
  • Ankara 6 °C

"Alkan'ın ağzından Hamdi Alkan!..

Alkanın ağzından Hamdi Alkan!..
Kolleksiyonerlik ruhumda var. Güne diyet yaparak başlarım. Katıklı ekmeğe bayılırım. İçince sapıtırım.

Hamdi Alkan hakkında bunları biliyor musunuz?
Elektrik mühendisliğinden 12 yılda mezun olduğunu...
Türk dilinde basılmış olan eserlerin
yüzde 90'ını topladığını...
Pek yakında senaryosunu Çoşkun Büktel'in yazdığı " Hamdi Mümkün " adlı bir filmin başrol oyuncularından biri olabileceğini...

BEN KİMİM?
1967'de Antakya'da doğdum. Biri kız, beşi erkek 6 kardeşin en küçüğüyüm. Babam emekli memur, annem ev hanımı. İlk, orta, lise eğitimimi Antakya'da tamamladım. Yıldız Teknik Üniveritesi elektrik mühendisliği bölümünü 12 yılda başarılı bir şekilde bitirdim. Halen orada tiyatro hocalığı, genel sanat yönetmenliği yapıyorum. Yıldız Teknik Üniversitesi oyuncularının bütün oyunlarına bazen yönetmen, bazen ağabey, bazen sponsor olarak destek oluyorum.


Başarılı bir elektrik mühendisiyim!.
Tiyatro maceram ilkokul sıralarında başladı. Antakya'nın yöresel özellikleri vardır. Binlerce yıldır birçok kültür orada birleşmiştir. Babam da oranın çok renkli simalarından birisi. Olayları, hayatları, başından geçen ilginç hatıraları hep canlandırarak, kişileştirerek anlatırdı. Onun hareketleri çocukluğumdan beri içimde bir takım şeyleri uyandırdı, bir takım şeylerin ortaya çıkmasına sebep oldu.


İlkokul sıralarında dönemin siyasi liderlerinin taklitlerini yapardım, hep çağırırlardı “Hamdi gel şöyle yap, böyle yap” diye. Ortaokul ve lisede bütün okul müsamerelerine katılırdım. Küçük oyunlarda, skeçlerde roller alırdım. Tiyatro duygum böyle gelişti. Fakat Anadolu'da yaşadığınız zaman kimse sizi yönlendirmiyor. “Git konservatuarda oyunculuk yap, git bu işi profesyonel olarak yap” demiyor. Bize de demediler işte, biz de her Anadolu genci gibi ya doktor ya mühendis olmak gailesiyle oradan yola çıktık. Mühendislik okulunu kazandık. Üniversitede tiyatro aşkım daha da büyüdü. Kendimi çok fena kaptırdım. Bu yüzden 4 yılda bitmesi gereken okul 12 yılda bitti. Okul sıralarını boşuna işgal etmeyeyim dedim, fakat bana ısrarla “elektrik mühendisi ol” dediler. Bende ısrarla elektrik mühendisliği yapıyorum, görüyorsunuz işte... Gündemi soluk soluğa takip ediyoruz
Kendi programım bundan 6 yıl önce başladı. Ondan önce TRT'de ve birçok özel kanalda birçok sanatçıyla çalıştım. 6 yıl önce de spor komedi programı Öz ofsayt'la televizyon maceramız başladı. 12-13 yıldır televizyondayım ama son 6 yıldır kendi programım var. Öz ofsayt'ta spor adamlarının tiplemelerini yapardık.


Şimdi de işte gündemi soluk soluğa takip eden bir program yapıyoruz. 45 kişilik bir ekibimiz var. Bir yandan da profesyonel tiyatroya adım attık. Depremde kaybolan ve hala bulamadığımız Gürkan Gür adlı arkadaşımızın “Metro Canavarı” adlı oyununu yaptık. En son Avrupa turnesini başarıyla noktaladıktan sonra önümüzdeki günlerde İzmir Fuarı'nda, 17 ağustosta Antalya'da bu oyunu sahnelemeye devam edeceğiz. Kasımda Avrupa turnesine çıkıyoruz. Bu arada ben 2 kişilik bir oyunun hazırlık çalışmalarına da başladım.


Onun dışında şu anda gündemde sinema var. Haziran ayının sonunda Antakya'da çekilecek. 1960'larda geçen bir dönem filmi. 27 mayıs ihtilalinden önce. Hülya Koçyiğit, Fikret Kuşkan, Aykut Oray, Anthony Quinn... Eşim Canan ve ben de bu filmde misafir sanatçı olarak yer alacağız. Keyifli bir çalışma olacak.
Memleket kara mizah cenneti
Mizahı seçmemin sebebi kendi kişiliğimden kaynaklanıyor. Ben hayata genelde gülmece gözlüğüyle bakıyorum. Bu yüzden de kendimi ifade etme biçimimi mizah olarak seçtim. Zaten memleket kara mizah cenneti. Gülmeyi ve güldürmeyi çok seviyorum.
Mizahın da zaten birçok edebiyat biçiminin dışında yazabileceğiniz, çizebileceğiniz çok geniş bir yelpazesi var. Yeni yeni biçimler bulabilirsiniz. Televizyonda da genelde yapılması en zor olan dal mizah. Bu düşüncelerim kendi kişiliğim, kendi tabiatımla da birleşince seçimim mizah oldu. BİR

GÜNÜM
Tatil günümü anlatayım. Sabah genelde 10.00 civarı kalkılıyor. Geç yatıyorum 02.00'yi buluyor yatmam. Normalde 7-8 saatlik bir uyku süreci var. Güne hep diyet yaparak başlıyorum. Öğlen bu diyet bozuluyor. Akşam tarihe karışıyor. Sabahları gazete okumak en büyük keyfim. Dünyada neler olup bittiğini bilmemiz gerekiyor çünkü.
Küçük bir kızım var, onunla ilgileniyorum. Oyunlar oynuyoruz, şarkılar söylüyoruz. Bence çocuğunuza ayıracağınız zamanın niceliği önemli değildir, niteliği önemlidir. Biz Zeynep'le zamanımızı dolu dolu geçiriyoruz. Çocuğun hayatıyla kendi hayatımı kesiştirmeye çalışıyorum.


Zeynep'in öğleden sonraları 2-3 saatlik bir uykusu var. İşlerimin çoğunu onun uyku saatine denk getirmeye çalışıyorum. Öğleden sonra çekimim yoksa ilk işim o gün yapacağım işleri programlamak oluyor. Kitapçıları dolaşıyorum mesela. Çünkü 5 yıl sonra birçok kitap yazmayı planlıyorum. Bu arada müzayedeleri takip etmeye çalışıyorum. Bu ara yeni bir eve geçeceğimiz için onun da hazırlığı var. Öğleden sonra genelde bu işlere kanalize ediliyor. Ev hazırlığı ve kendi dokümanter hazırlığım.Bir de bigglook'la bir çalışmamız var. Bir mizah sayfasının ön hazırlığı içindeyiz. Onun çalışmaları var.
Akşam saatlerinde 17.00-18.00'de çocuğumu alıp çıkıyoruz. Resim sevmesi için onu sergilere götürüyorum. Müzik dinlemesine gayret gösteriyorum. Zaten anne karnına düştüğünden beri ona klasik müzik dinletiyorum.
Bunun dışında haftanın 4-5 günü Zekeriyaköy tarafına gidiyoruz. Gürgensuyu Dinlenme Tesisleri'nde piknik yapıyoruz. Akşamları fazla televizyon seyretmem. En büyük keyfim DVD film izlemek. Ve kitabımı okuyarak uykuya dalmak.

  • Yorumlar 0
  • Facebook Yorumları 0
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Diğer Haberler
Tüm Hakları Saklıdır © 2003 | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : 0252 412 2141